Bazen bir ülkeyi anlatmak için büyük laflara gerek yoktur;
bir gerçeği hatırlatmak yeterlidir:
Cevherini kaybeden kaybeder.
Türkiye uzun süredir şunu yaşıyor:
Bilim insanlarını, sanatçılarını, nitelikli bürokratlarını ve gençlerini rekabetçi ülkeler kapmak için sıraya giriyor.
Onlarsa çoğu zaman burada görmek istediğimiz ilgiyi, güveni, motivasyonu başka yerlerde buluyor.
Oysa bu toprakların yetiştirdiği çok özel insanlar var.
Mesela Berlin Teknik Üniversitesi’ne rektör seçilen Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu…
Evet, Türkiye’de yıllarca bilim üretmiş bir akademisyen, yıllarca emek verdiği ülkeden değil;
dünyanın önemli bilim merkezlerinden birinden takdir görüyor, davet alıyor.
Yine işinin ehli, liyakatiyle öne çıkan bürokratlarımız var.
Örneğin Kocaeli İl Müftüsü Mehmet Sönmezoğlu…
Şehre dokunan, insanla sıcak bağ kuran, temsil gücü yüksek bir isim.
Böyle insanların kıymetini bilmek yalnızca bir takdir meselesi değil;
bir devlet aklı, bir şehir vizyonu meselesidir.
Sanatçılar…
Onlar da bu ülkenin ruhudur.
Neşet Ertaş’ın dediği gibi “Kalpten kalbe bir yol vardır, görünmez.”
O yolun, o bağın güçlenmesi için sanatçının değer görmesi gerekir.
Sanatın, müziğin, tiyatronun, sinemanın özgür ve güçlü olduğu bir ülke kaybetmez.
Ve gençler…
Bugünün en kıymetli sermayesi.
Enerjileriyle, cesaretleriyle, sorgulayan akıllarıyla bu ülkenin geleceğini taşıyacak olanlar.
Onları kaybettiğimizde yalnızca bir beyin göçü yaşamıyoruz;
ülkenin potansiyeli elinden kayıyor.
Cevher dediğimiz işte budur:
Bilim insanı, sanatçı, bürokrat, mühendis, öğretmen, sporcu, genç…
Yani bu ülkenin aydınlık yüzü, üretim gücü, zihinsel enerjisi.
Bir ülke bu insanları motive edemez, tutamaz, destekleyemezse;
o ülke büyüyemez.
Bir şehir de öyledir aslında.
Şehir, insanını kaybederse küçülür;
insanını kazanan şehir büyür, güçlenir.
İzmit’in ve Kocaeli’nin en kritik meselesi tam burada duruyor:
Bu şehrin cevherlerini elde tutmak.
Gençlerini, bilim insanlarını, sanatçılarını, nitelikli yöneticilerini, liyakatli memurlarını…
Hepsini bir arada tutabilen şehirler geleceği de kazanır.
Çünkü şehirler, insana sahip çıkarsa büyür.
Büyüyen şehir ise yalnızca kendisine değil, ülkesine de güç katar.
Ve unutmayalım:
Şehirler kaybetmezse ülke kaybetmez;
yani kral kaybetmez.
Yorumlar
Kalan Karakter: