"Dost acı söyler" sözünün arkasına gizlenerek kalp kırmayı meşrulaştıran, bencilliği ve vefasızlığı "dobralık" zannıyla temellendiren insanların çoğaldığı bir dönemdeyiz. Ne yazık ki, bu tavır adeta bir atasözü gibi, insan ilişkilerimizin en derinlerine işliyor. Oysa inancımız, kalp kırmayı Kâbe'yi yıkmakla eş tutar ve kesinlikle yasaklar.
Toplumsal ilişkilerimizde derin bir empati yoksunluğu yaşıyoruz. İnsanların yüreğindeki sızıyı göremez olduk. Günümüzde "iyilik" adına yapılan pek çok hareketin altında yatan asıl motivasyon, ne yazık ki samimi bir yardım eli uzatmak değil; sosyal medyada şöhret, "selfie çılgınlığı" ve gösterişli bir "iyi insan" imajı sergilemek.
O kadar çok yüzümüz var ki... Birini takıp gülümsüyor, "iyi insan" rolüne giriyoruz; diğerini takıp acımasızca eleştiriyor, insanların onurunu, emeğini hiçe sayıp geçiyoruz. Ve arkasından en ufak bir üzüntü, zerre kadar bir pişmanlık duymuyoruz. Hangi ara bu kadar duygusuzlaştık, bu kadar insanlıktan uzaklaştık?
Nostalji ve Kaybolan İnsanlık;
Çocukluğumuzun komşulukları, akrabalıkları, hasretini çektiğimiz o güzel günler... Hastalıkta kapımızda hazır çorba, düğünde ev sahibi, cenazede yemeğimizin temini... Altın günlerinde bir araya gelip dertlere deva arayan, müşkil halleri birlikte gidermeye çalışan bir topluluktuk.
Peki şimdi? Sadece dedikodu yapmak, insanları rencide etmek, fotoğraf çektirip paranın ucunu göstermek... "Ben hayırseverim" maskesiyle sosyal medyada çarşaf çarşaf yayın yapmak.
İslamiyet'te "sağ elin verdiğini sol el görmeyecek" esası varken, iyilik yaptığını ifşa etmek, hele ki bunu fotoğraf çekerek ve kişilerin onurunu kırarak yapmak, inancımızın neresinde yer bulur? İyilik, vicdan rahatlatmak mıdır, sosyal medyada caka satmak mı, yoksa bir makama yerleşmek için takınılan vefakar maskesi mi? En büyük makamın, Allah katında rıza kazanmak olduğunu ne zaman idrak edeceğiz?
İncitmeden Yüreğe Ulaşmak; Asıl İyilik
Bana göre iyilik tek bir tanıma sığar: İncitmeden yüreğe ulaşmaktır.
Gazzeli 150 yaralı çocuklarında aralarında bulunduğu engelli çocuklarla yaptığım bir programda, Gazzeli yaralı bir kız çocuğuna kendi ellerimle ayakkabı giydirirken yaşadığım o an....Yere oturmuş, teker teker gelen ayakkabıları inceliyor, hangisini beğendiğini sorarak birer birer deniyordum. Yanıma bir baba kucağında çocuğuyla geldi ve onu yanımdaki boşluğa oturttu. Türkçe bilmediği için sürekli eliyle kalp işareti yapıyor, bana sarılıyor, yüzümü okşuyor, başörtümü seviyordu. Ona oturması için işaret ettim, ben de elimle kalp yaptım.
Ayakkabılardan hangisini sevdiğini işaret etmesini istedim. Birini seçti. Ben sadece yutkunarak, o masum sevgiyi izliyordum.
Bir ayağına uzandım, ayakkabıyı giydirdim. Gözlerindeki sevinci yakalamak için gözlerine bakıyordum. Diğer ayağını uzatması için işaret ettiğimde, aniden elini uzatarak ayağını geri çekti. Tekrar uzandım ama o yine direndi. Tam ayakkabıyı giydirecekken babası araya girdi.
Bana gizlice, uçaklardan atılan bombayla binaların nasıl yıkıldığını, çocuğun o enkazın altında kaldığını gösteren bir fotoğraf uzattı. Aile, onu yıkıntıların arasından çıkarırken ayağının ve bacağının ezildiğini anlattı; çocuk, o günden beri ayağını sürükleyerek yürüyordu.
Ayakkabı elimde kalakaldı. İçime içime gözyaşı değil, sanki kanlar akıyordu. Nefes alamadım, boğazım düğümlendi. "Ağlama," diye içimden kendime taş olmayı emrediyordum ama gözlerimden, yüreğimden seller gibi yaşlar dökülüyordu.
Tüm iyi niyetimle, o an ne kadar büyük bir hata yaptığımı fark ettim. "İyilik yapayım, sevindireyim" derken, o çocuğun ayağına dokunarak, yaşadığı travmayı gözüne soka soka hatırlatmıştım.
Asıl niyetim bu değildi. Ne kadar iyi niyetli olursam olayım, o an o çocuğun minicik yüreğinde bıraktığım iz, benim kendime duyduğum kızgınlığı katbekat aştı. Hayatımın en büyük dersi oldu. Bir bombardımanda ayağı ezilmiş küçük kızın, ayakkabıyı uzattığımda elini geri çekmesi... O an anladım ki, iyi niyetle yola çıksam bile, düşüncesiz bir hareketle o çocuğun travmasını yeniden yaşatmış, onu incitmiştim. Tuvalete gidip duvara vurarak ağlayışım, "Kâbe'yi yıktın!" diye feryat edişim, iyilik yapmanın ne kadar zor ve dikkat gerektiren bir eylem olduğunu yüzüme vurdu. İyiliğe günah katmak, vebal almak bu olsa gerekti.
İyilik yapmak ne bir "dobralık" ne de acımasızca bir gerçeği söylemek demektir. İyilik yapmak, acı olan sözü bile tatlandırıp sunmaktır. Dostunun yanında olmak, hüznünde paylaşmak, sırtındaki yükü bir nebze olsun almaktır. İnsan olmak, yükü sahiplenmek değil, yükü paylaşmaktır.
İyiliğin Üç Anahtarı;
İnsan olmak, merhameti sosyal medyada anlatmak değil, Allah'ın rızasıyla karşındaki yüreği anlamaktır. İyilik öncülüğünün en büyük sorumluluğu, incitmeden her yüreğe dokunabilmektir.
Bu yolun tek kılavuzu ve anahtarı şu üç kelimedir:
İncitme
Kırma
Empati Kur
Bu üç anahtarı kullanmadan yapılan her hareket, iyilik değil, sadece vebal olabilir.
Yürek Yorgunluğu ve Vefa Arayışı;
Şu an yazarlarımızdan değerli bir arkadaşımızın Neşe Ecl'in beyin kanamasından yoğun bakımda yatması... Yanında olamasak da dua ordusuyla kapısında bekliyoruz. İşte insanlık bu; sevdiklerimizin yanında olmak, sadece fiziken değil, yüreğimizle, duamızla.
Annem hastanede yaşam- ölüm savaşı verirken yaşadığım o çaresiz yalnızlıkta, yanımda göremediğim dostlarımın sızısı hala içimde. Sürekli güçlü olmak zorunda bırakılan bizler, aslında gücümüzü kaldırdığımız ağırlıktan değil, taşıyabildiğimiz acılarımızdan alıyoruz.
Yürek yorgunken, bir elin uzanıp yükü hafifletmesini, bir sırt sıvazlanıp "Ben yanındayım" denmesini bekliyor insan.
Maalesef ahir zamanı yaşıyoruz. Vefa vefasızların, nankörlük vefalıların üzerine zimmetlenmiş gibi. Sözler, diller, yürekler yalancı... Sadece gözler yalan söylemiyor; yüreğindeki karanlığı yansıtıyor. Ne kadar vefasız, ne kadar kötü insan varsa baş tacı ediliyor; ömrünü incitmekten korkarak, iyilikle geçirenler ise yalnız, gözü yaslı ve kırgın.
Bıkmadan usanmadan tekrar ediyorum: İyilik, incitmeden yüreğe ulaşmaktır. Bu düsturla yaşayabilirsek, belki bu vefasızlığın ve bencilliğin kök saldığı ahir zamanda, kırık dökük de olsa bir umut ışığı yakabiliriz.
Yüreği güzel dostumuza acil şifalar diliyor, tüm sevenlerine sabır ve güç diliyorum.
Nur Delice
Ülke Postası Ankara Temsilcisi
Gazeteci Yazar
Yorumlar
Kalan Karakter: