*OTİSTİK Mİ OLSAM…!*
*ALZHEİMER MI OLSAM…!*
Bir şehir düşünün…
Kimi çocukları kalabalıkta kayboluyor; kimi büyükleri evinin yolunu.
Bir şehir düşünün…
Bir yanda göz teması kurmak için çırpınan minikler,
öbür yanda evladının adını hatırlamak için mücadele eden anneler, babalar…
Ve biz bu iki sessiz çığlığın tam ortasında yaşıyoruz.
İşte o yüzden bugün de yazıyoruz.
Çünkü bazı acılar vardır, erteleyince büyür.
Bazı sorumluluklar vardır, görmezden gelince insanın omzunda ağırlaşır.
Dün “Hocam yazılarınızı bırakmayın, sizi okumak iyi geliyor” diyen onlarca kişiden gelen o samimi ısrar, bu şehre karşı sorumluluğumuzu hatırlattı.
“Her gün yazmayacağız” demiştik ama bazı gerçekler beklemiyor.
Bugün de buradayız.
Dijital çağın içindeyiz…
Ekranlar büyüdü, ilişkiler kısaldı.
Hız arttı ama insanların birbirine temas etme kapasitesi azaldı.
Ve bu çağın en görünmez yüklerinden ikisi, iki ayrı yaş grubunu sessizce etkiliyor:
Küçük yaşlar için OTİZM…
Orta yaş ve üzeri için ALZHEIMER…
Türkiye’de bu iki alanda da oranlar yükseliyor.
Ama mesele yalnızca istatistik değil;
mesele bir çocuğun dünyaya tutunma çabası,
bir annenin hafızasının silikleşmesi,
bir babanın oğlunun adını hatırlamak için verdiği iç acıtan mücadele…
Yani mesele insan.
STK’lar Değerli; Ama Belediyeler Şehrin Ana Omurgasıdır
Otizm ve Alzheimer konusunda çok sayıda STK çalışıyor.
Aralarında gerçekten omuz veren, aileyi ve sosyal yaşamı güçlendiren çok iyi yapılar var.
Ancak bu iki hassas alanın kalıcı çözümü, yalnızca STK’ların omzuna bırakılabilecek kadar basit değildir.
Çünkü belediye hayatın tam içindedir.
Apartmandaki merdivenden pazarın sesine,
toplu taşıma düzeninden parklardaki bankların yüksekliğine kadar…
Bir şehir,
otizmli bir çocuğun ne kadar zorlanacağını da,
Alzheimer’lı bir büyüğün ne kadar güvende hissedeceğini de belirler.
Bu nedenle otizm ve Alzheimer dostu bir şehir, belediyeciliğin “sosyal omurga”sıdır.
OTİZM DOSTU ŞEHİR – ALZHEIMER DOSTU ŞEHİR
(Belediyelere Yol Haritası)
1) OTİZM DOSTU UYGULAMALAR
Sessiz Saat Uygulaması:
AVM, pazar yeri ve belediye tesislerinde düşük ışık–düşük ses uygulaması.
Otizm Yaşam Atölyeleri:
Müzik, spor, ritim, bahçe, sanat… Belediyeye bağlı ücretsiz merkezlerde.
Otizm Ebeveyn Destek Hattı:
Ailelerin yalnız bırakılmadığı profesyonel danışmanlık hattı.
Okullarda Farkındalık Programı:
Erken tanı için öğretmen ve velilere özel eğitimler.
2) ALZHEIMER DOSTU ŞEHİR ADIMLARI
Gündüz Yaşam Evleri:
Hastaların güvenle zaman geçirdiği, ailelerin nefes alabildiği merkezler.
Bellek Parkurları:
Yumuşak yürüyüş yolları, yön işaretleri, hafıza oyun alanları.
Ev Ziyaret Programı:
Sosyal hizmet ekiplerinin düzenli kontrolleri.
Kaybolma Riskine Karşı QR Kodlu Bileklik:
Belediyenin ücretsiz dağıttığı, yer-takip ve iletişim bilgisi içeren güvenlik bilekliği.
3) AİLELERE YÖNELİK DESTEKLER
Bu yolculuğun en ağır yükü çoğu zaman ailelerin omzunda.
Belediyelerin sağlayacağı nefes programları, psikolojik destek, koordinasyon merkezleri ve sosyal dayanışma alanları büyük ihtiyaçtır.
4) TİCARİ DEĞİL, TOPLUMSAL YAKLAŞIM
Son yıllarda otizm ve Alzheimer üzerinden ticari bir pazar oluşturulmaya çalışılıyor.
Bu iki alan, “kâr odaklı” yürütülemeyecek kadar hassas ve insani.
Belediyelerin görevi nettir:
Kapsayıcı, erişilebilir ve ücretsiz modeller kurmak.
Bir Şehrin Vicdanı Neye Bakar?
Otizmli bir çocuğun göz teması…
Alzheimer’lı bir annenin yüzünde beliren kısacık bir tebessüm…
İşte bir şehrin gerçek vicdanı tam olarak buradadır.
Gürültünün arttığı, hızın yükseldiği, dijital yalnızlığın çoğaldığı bir çağdayız.
Bu çağda şehirlerimizi yeniden insanı merkeze alarak kurmak zorundayız.
Bir gün…
Hiçbir anne “Ben unutulursam ne olur?” diye endişe etmeyecek.
Hiçbir baba “Bu kalabalıkta oğlum ne kadar zorlanıyor?” demeyecek.
Hiçbir çocuk “Bu şehirde fazla mıyım?” hissine kapılmayacak.
İşte bizim umudumuz da burada duruyor:
İnsanı önceleyen bir İzmit mümkün.
Vicdanlı bir şehir mümkün.
Ve siz bu ilgiyi, bu desteği gösterdikçe…
Biz de yazmaya devam edeceğiz.
Çünkü bazı gerçekler beklemiyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: