Siyasi platformlarda, STK’larda, futbol kulüplerinde…
Nerede bir ekip varsa, orada benzer bir insan hikâyesi mutlaka yaşanır.
Liderin çevresinde, onunla aynı düşünceyi paylaştığına inanan; kimi zaman ondan daha az donanımlı, kimi zaman da en az onun kadar güçlü karaktere sahip “ikinci adamlar” vardır.
Üstlendikleri görevler değişir ama tavırları değişmez: Bir adım aşağıda da olsalar, iki basamak geride de dursalar, sorumluluklarını eksiksiz yerine getirirler. Hiç gocunmazlar.
Gerektiğinde liderine siper olurlar; yüklenir, taşır, mücadele ederler.
Bazen liderin en çok ihtiyaç duyduğu akıl, en fazla güvendiği omuz, en zor anında sesini duyurabilen vicdan olurlar.
Ama gelin görün ki… Lider sıkıştığında, iş kendi çıkarlarına dokunduğunda, rekabet duygusu kabardığında bu insanların kıymeti bir anda görünmez hâle gelir. Ne bir teşekkür, ne bir onore ediş, ne de emeğin karşılığı…
Çünkü liderin zihnindeki algı çoğu zaman aynıdır: “Nasıl olsa o kazanılmış olandır.”
Onu kaybetmeyeceğini zanneder. Hep destek vereceğini düşünür. Hatta çoğu lider, bu insanların sahip olduğu manevi etki gücünden rahatsızlık duyar. Lider olmadığı hâlde toplumda karşılığı olan bir isim görmek, bazılarını huzursuz eder.
Ve işte o andan itibaren bu yol arkadaşları, bütün fedakârlıklarına rağmen aynı yere konur:
“Çanta’da keklik.”
Yani hazır, garantide, hep orada durması beklenen, gerektiğinde kullanılacak ama asla ödüllendirilmeyecek kişi… Oysa hayattaki en büyük yanılgılardan biridir bu. Çanta’da keklik sandıkların çoğu, günü geldiğinde çantayı da, kekliği de, o yolu da terk eder.
Eksik görüldüğü yere dönmez. Değer verilmediği kapıda durmaz. Göz ardı edildiği masaya oturmaz.
Velhasıl: “Çanta’da keklik” zannedilenler, aslında lideri ayakta tutan görünmez sütunlardır. O sütun çekildiğinde, yapının nasıl sarsıldığını herkes çok geç fark eder.
SON SÖZ
Bu yazıyı okuyunca kim kendini bulacak biliyor musunuz? Lider olduğunu sananlar da…
Lider yetiştirenler de… Görmezden gelenler de… Görülmeyi bekleyenler de…
Ama özellikle bir grup var ki, bu satırlar onlara emanet: Fedakârlığı görev, sadakati mecburiyet sananlara değil… Sadakati görev, fedakârlığı erdem sayanlara…
Onlar bilir: Her keklik çantada durmaz. Bir gün çanta açılır ve içinden bambaşka bir yol çıkar.
Yorumlar
Kalan Karakter: