Prof. Dr. Murat Kan, ortaöğretim çağındaki gençlerin, biyolojik ve psikolojik değişimlerin en yoğun yaşandığı kritik bir dönemden geçtiğine dikkat çekerek, bu sürecin artık yalnızca ergenliğe özgü doğal sorunlarla sınırlı kalmadığını vurguladı. Uyuşturucu maddelere ulaşımın kolaylaşması ve dijital dünyanın sınırsız etkisinin gençler üzerinde ciddi bir erozyon oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Kan, aile dinamiklerindeki zayıflığın riskleri artırdığını ifade etti.
Uzmanlara göre genç yaşlarda madde kullanımının başlamasında en belirleyici etkenin arkadaş çevresi olduğu bilinirken, aile içi iletişimin niteliği kritik bir rol oynuyor. Prof. Dr. Kan, ebeveyn takibinin zayıf olduğu, iletişimin kopuk veya tek yönlü ilerlediği ailelerde gençlerin kendilerini yalnız ve anlaşılmamış hissettiklerini, bu duygusal boşluğun ise yanlış arkadaş çevreleri tarafından kolaylıkla doldurulabildiğini kaydetti. Aile ile kurulan güven temelli bağın, gencin riskli davranışlara karşı en güçlü koruma mekanizması olduğunun altı çizildi.
Dijital dünyanın gençler üzerindeki etkileri de giderek büyüyor. Sosyal medya, çevrim içi oyunlar ve yoğun ekran maruziyeti, gençlerin dikkat sürelerini kısaltırken zaman yönetimini zorlaştırıyor. Dijital içeriklerde normalleştirilen zararlı davranışların, gençlerin gerçeklik algısını bozduğu; uyku düzenindeki bozulmaların ise motivasyon kaybı, bıkkınlık ve akademik başarısızlığa yol açtığı belirtiliyor. Uzmanlar, birçok gencin hayattan bıkkınlık duygusunu en çok ekran karşısında hissettiğini ifade ediyor.
Tüm bu etkenlerin topluma yansıması ise alarm verici boyutlara ulaşmış durumda. Uyuşturucu kullanımındaki artış, okullarda devamsızlık oranlarının yükselmesi, gençlerde depresyon ve kaygı bozukluklarının yaygınlaşması, toplumun geleceği açısından ciddi risk oluşturuyor. Prof. Dr. Kan, gençlerin yaşadığı psikolojik yükün bireysel olmaktan çıkıp toplumsal bir sorun hâline geldiğini ve ülkenin geleceğini etkileyen bir kırılma noktasına dönüştüğünü belirtti.
Çözüm için aileyi, okulu ve toplumu kapsayan bütüncül bir yaklaşım gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Kan, ailelerin çocuklarıyla güçlü bağlar kurmasının, okullarda rehberlik hizmetlerinin geliştirilmesinin, dijital içerik denetimlerinin artırılmasının ve gençlerin sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerle desteklenmesinin önemine dikkat çekti.
Prof. Dr. Kan, gençliğin toplumların geleceğini belirleyen en kritik güç olduğunu hatırlatarak, “Bu gücü erozyona uğratırsak yarınlarımızı da kaybederiz. Gençleri korumak yalnızca bir sorumluluk değil; ülkemizin geleceğine karşı en büyük borcumuzdur” dedi.
Yorumlar
Kalan Karakter: