Sokağın İçinde Bir Sır
İzmit’te yürürken fark ettim…
Aynı sokakta pek çok dükkân işliyor, ışıkları yanıyor, hayat akıyor.
Ama aralarında bir–iki yer var ki,
kim açarsa açsın tutmuyor.
Bir işletme geliyor—olmuyor.
Başka biri deniyor—o da dayanamıyor.
Ekonomi zor günlerden geçiyor evet,
ama burada mesele sadece ekonomi değil.
Aynı Sokakta Neden Yürümüyor?
Çevredeki esnaf çalışıyor.
Yaya akışı var, hareket var, ritim var.
Ama o bir–iki dükkânın üzerinde
sanki görünmez bir gölge dolaşıyor.
“Ne konulsa olmuyor” denilen yerler vardır ya…
İşte öyle bir tılsım.
Konum güzel gibi görünür ama ruh tutmaz.
Vitrin değişir, tabela değişir, sektör değişir—
sonuç değişmez.
Sorun Kimde Değil, Nerede
Burada kabahat dükkân sahibinde değil.
Çalışanda hiç değil.
Deneyen esnafta da değil.
Her şehrin böyle noktaları vardır:
– Yaya akışının kırıldığı,
– Sokak psikolojisinin tutmadığı,
– Alışkanlığın henüz kök salmadığı,
– Şehir refleksinin yönünü es geçtiği köşeler…
Aslında dükkân kapanmaz;
o noktada şehir geri çekilir.
Tılsım Bozulabilir mi?
Evet.
Ve çoğu zaman çözüm;
büyük bir yatırımda değil,
doğru dokunuşun doğru yere yapılmasındadır.
Bazen işletme türünün sokağa uyumu gerekir…
Bazen yönlendirme…
Bazen de sadece o noktanın şehrin hafızasına yeniden yazılması…
Çünkü bir sokak bazen tek bir ışıkla canlanır.
Bir dükkân nefes aldığında, yanındaki de umutlanır.
Bir esnaf tutunduğunda, sokağın kaderi değişir.
İzmit’in Küçük Sırları, Büyük Dersleri
Boş kalan o bir-iki dükkânın önünden yürürken içimden şu geçti:
“Sorun azim eksikliğinde değil,
şehrin henüz o noktaya hikâye vermemesinde.”
Tılsım işte burada saklı.
Ve unutmamak gerekir:
Her tılsım, doğru anda kırılır.
“Şehir, dokunduğu yeri yaşatır; doğru dokunuşun gücü ise her tılsımdan büyüktür.”
Yorumlar
Kalan Karakter: