Bu cümle çoğu zaman söylenmez.
Ama özellikle eşler arasında, en çok hissedilen cümlelerden biridir.
Kadın, topuklu ayakkabısının arka çıkıntısının vurduğunu fark eder.
Canı yanıyordur.
Eşinden rica eder:
“Şuraya bir bant yapıştırabilir miyiz?”
Adam bir anda sesini yükseltir:
“Nasıl olur böyle bir şey?”
Kızar gibi olur, söylenir, hatta kükrer.
Oysa gerçekte olan şudur:
Kadının çektiği acıyı, kendi kalbinin derin bir yerinde hisseder.
Ama bunu ifade ediş biçimi başkadır.
Çünkü o erkektir.
Acıyı küçümsemez.
Umursamaz değildir.
Sadece ona öğretilen dil bu değildir.
Bir başka sahne…
Bu kez kadın öksürür.
Öyle hafif bir öksürük değildir; sesi odanın içini doldurur.
Adam başını o yöne çevirir.
Yarım bir bakış…
Dışarıdan bakan için soğuk, mesafeli, hatta ilgisiz gibi görünen bir bakış.
Oysa o an adamın içinden geçen bambaşkadır:
“Bir şeyi var mı?”
“Üşüttü mü?”
“Canı yanıyor olabilir mi?”
Ama bunları yüksek sesle söylemez.
Söyleyemez.
Çünkü o bakışın ardında başka bir korku vardır.
İncinmesinden korkar.
Ama daha çok, endişesiyle onu incitmekten…
Erkekliğe;
acıyı bastırmak,
duyguyu yutmak,
kırılganlığı göstermemek öğretilmiştir.
“Dayan.”
“Güçlü ol.”
“Belli etme.”
Sonra yıllar geçer.
Yanlış anlaşılan bakışlar birikir.
Söylenmeyen cümleler araya girer.
Ve insanlar, aslında birbirini korumaya çalışırken,
farkında olmadan birbirinden uzaklaşır.
Oysa bazen bir evliliği ayakta tutan şey;
yüksek sesle söylenen sevgiler değil,
içte tutulan şu cümledir:
“Seni incitmekten korkarım.”
Bunu söyleyebilen bir erkek;
zayıf değildir.
Aksine, en güçlü yerinden konuşuyordur.
Çünkü gerçek güç;
incitmeme hassasiyetini kaybetmemektir.
Ve belki de en çok ihtiyacımız olan şey şudur:
Birbirimizi, ifade biçimlerimizle değil;
niyetlerimizle anlamayı öğrenmek.
Yazıyı bitirdiyseniz, bir an durun.
Eşiniz yanınızdaysa, ona bakın.
Konuşmak zorunda değilsiniz.
Belki ayağa kalkamıyorsunuz.
Belki sarılamıyorsunuz.
Belki sesiniz bugün buna yetmiyor.
Ama sevgi, her zaman hareket istemez.
Bazen bir bakış yeter.
Bazen bir nefes.
Bazen sadece aynı anda, aynı yerde olabilmek.
“Buradayım” demek;
kimi zaman bir kelime,
kimi zaman bir dokunuş,
kimi zaman da sessiz bir varlıktır.
Ve unutmayın:
İnsan, sevdiğini en çok;
gücünün yettiği yerden incitmemeye çalıştığında sever.
İşte o yüzden,
söylenmeyen ama taşınan şu cümle
bir evliliği ayakta tutabilir:
“Seni incitmekten korkarım.”
Yorumlar
Kalan Karakter: