Türkiye’de ve dünyada hızla tütün, alkol ve uyuşturucu madde alım oranları artmakta, maddeye başlama yaşları gittikçe düşmektedir. Diğer bağımlılıklar gibi teknoloji ve kumar bağımlılığı da kişiye, aileye ve topluma psikolojik, sosyolojik ve ekonomik zararlara yol açmaktadır.
Uyuşturucuya, sanal kumara ve çete yapılanmalarına karşı mücadele; yalnızca kararlılığın değil, aynı zamanda bir iyileştirmenin adıdır.
Çünkü bu karanlık düzenin en ağır yükünü, evlatlarını hayata döndürmek için direnen anneler taşımaktadır. Anneler, bu milletin vicdanıdır.
Devlet olarak ; gençlerimizi yalnızca bu karanlıktan kurtarmak değil, onları yeniden hayata kazandırmak olmalıdır. Tedavi süreçleriyle çocukların annelerine sağlıklı, umutlu ve güçlü şekilde geri verildiği bir Türkiye mümkündür.
Gençlerimizi karanlığa değil; hayata, sevgiye ve devletin güvenli kollarına emanet ederek, Aileleriyle mutlu bir gelecek inşa edebilmeleri için tüm tedbirler alınmalıdır.
Bu konuyla ilgili koruyucu ve önleyici kamu politikalarının oluşturulmasına katkı sağlamak, özellikle gençlerin madde kullanımının önlenmesi amacıyla Okul aile ve sağlık uzmanları arasında etkin işbirliğini geliştirme ve gençlerin güçlendirilmesi ve sağlıklı aktivitelere yönlendirilmesinde rol alma, tüm toplumda farkındalık oluşturarak kapsamlı eğitim programlarının geliştirilmesi ve uygulanması gerekmektedir.
Platon’un “KENDİNE HAKİM OLMAYI ÖĞRENEMEYEN BİR İNSANIN, ÖZGÜRLÜĞÜN AĞIRLIĞINI TAŞIYAMAZ.” sözü bireysel kontrol kaybının toplumsal yansımasını anlamak için dikkate değer bir referans sunmaktadır.
Bağımlılık olgusunun gençler üzerindeki etkisinin tarihsel bağlamını ele alarak, bireysel düzeyden toplumsal düzeye kadar etkilerinin kapsamlı olarak ele alınması gereken bir konudur.
Yorumlar
Kalan Karakter: