Bu harita, salt bir bölgesel yayılımı göstermez. Bu harita; bir milletin zihninde taşıdığı yükü, tarih bilincini ve gelecek vizyonunu gösterir.
Avrupa’nın panikle yayınladığı “Türkiye haritası” aslında bizim için doğal sınırlarımızın, kadim hafızamızın ve jeopolitik mesuliyetimizin izdüşümüdür.
Bu haritada Osmanlı'nın ruhu var, Selçuklu'nun stratejisi var, Mete Han’ın gölgesi var.
Ve bu haritanın ruhunu taşıyan Türk milleti, artık özne olmayı yeniden öğrenmiştir.
Peki ne zaman kaybetmiştik?
Sanayi devrimi sonrası, sömürgeci sistem dünyayı pay ederken, biz içimize dönmüştük.
Lozan sonrası, sadece topraklarımızı değil, zihin haritalarımızı da daraltmıştık.
Ama şimdi, 100 yıl sonra, Türk milleti yeniden büyük düşünmeye başladı.
Türkiye haritası artık sadece Türkiye'nin haritası değil;
Türk Dünyası'nın, İslam Coğrafyası'nın ve Mazlum Milletlerin umudunun haritasıdır.
Avrupa Ne Yapacağını Bilmiyor
Avrupa liderleri, Türkiye’yi nasıl “durdurabileceklerini” konuşuyor.
Biri ekonomik yaptırımlardan bahsediyor,
Biri savunma sanayisine ambargo koymaktan,
Biri Türkiye’nin NATO içindeki konumunu sorgulamaktan...
Ama kimse şu soruyu sormuyor:
Bu millet neden uyanıyor? Neden yeniden yürümeye başladı?
Cevap basit:
Çünkü adalet susmuşsa, Türk konuşur.
Mazlum yere düşmüşse, Türk tutar.
Zulüm büyümüşse, Türk yürür!
Ve bu yürüyüş durmaz…
Ne haritalarla,
Ne tehditlerle,
Ne medya manşetleriyle...
Sonuç: Türkiye Yalnız Ama Haklıdır
Türkiye’nin bugünkü duruşu, yalnız bir yürüyüş gibi görünse de; aslında tarihin ve vicdanın en kalabalık safıdır.
Bu yüzden Avrupa’nın attığı her manşet,
Her kriz uyarısı,
Her “Türkiye tehdit” raporu,
Bize bir şeyi daha hatırlatır:
Doğru yoldayız.
Ve biz biliriz ki;
Milletler, haritalarla değil, yürüyüşleriyle tarih yazar.
SON SÖZ
Unutmayın:
Tarihi yazan kalemler değil, yürüyenlerdir.
Ve şimdi yürüyen bir Türkiye var.
Her kıtada sesi var.
Her cephede izi var.
Her gönülde yeri var.
Avrupa korkmasın.
Türkiye adaletle geliyor.
Bozkurt’un izinde, hilalin ışığında!
Rafet Ulutürk
Yorumlar
Kalan Karakter: