Silahlar sustu, zihinler hâlâ esir. Türkiye tarih yazdı, ama içimizdeki bazı kalemler bunu hâlâ kabul edemedi.
Bugün Türk milleti için tarihî bir gündü.
41 yıldır bu ülkenin canını, kanını ve huzurunu emen PKK, ilk kez bu kadar açık ve kesin şekilde silahlarını teslim etti.
Üstelik, üçüncü bir ülke olmadan.
Üstelik, Türk devleti gözetiminde.
Ve üstelik, kendi seçtikleri “en güvenli” bölgede.
Bunu görmek istemeyenler var.
Dünya gördü, düşmanlar sustu, ama bazı Türk kalemleri hâlâ yazıyor:
“Amerika yaptırmıştır...”
“CIA işidir bu...”
“Türkiye tek başına böyle bir şeyi başaramaz!”
Neden?
Çünkü hayatları boyunca Türkiye'nin bir şey başarmasına hiç şahit olmadılar.
Çünkü ömürleri boyunca her büyük adımın arkasında Batı aradılar.
Onlara göre Türkiye, kendi kaderini yazacak kadar güçlü olamazdı.
Zihinlere Kazınan Bir Ezber: "ABD İsterse Olur"
Evet, onlara hak vermek lazım.
Çünkü uzun yıllar boyunca bu ülkede birçok şey, Washington’dan, Brüksel’den onay alınmadan olmamıştı.
“İstikamet Batı” diyenler bu halkı hep Batı'nın izine mahkûm etti.
NATO ne derse o yapıldı, AB neyi şart koşarsa o kanun çıktı.
Böyle büyüyen bir nesil şimdi şaşkın.
Çünkü bu kez senaryoyu Türkiye yazdı, başrolü Türk devleti oynadı.
Ve perdeyi, Türk milleti kapattı.
Ama alışmışlar...
Türkiye'ye değil, Pentagon’a inanmışlar.
Ankara’ya değil, Langley’e güvenmişler.
Bu yüzden şimdi elleri ayakları titriyor.
Çünkü yeni bir gerçek doğuyor:
Türkiye kendi iradesiyle yön tayin ediyor.
Dünya Kabul Etti, Bizimkiler Hâlâ Şüphede
Dünya basını bu gelişmeyi “tarihi” olarak duyurdu.
Batılı devletler yorum yapmaktan çekindi.
Çünkü onların alışık olduğu Türkiye manzarasında, bu kadar net bir devlet aklı yoktu.
Ama bizde hâlâ bazı “aydınlar” var ki, bu tabloyu görünce önce “komplo” diye düşündü.
Sonra “kim yaptırdı” diye sordu.
Ve nihayetinde “ABD istemese zaten bu olmazdı” diyerek kendini rahatlattı.
Bu sadece bir teslimiyet değil, bir diriliştir.
Ama bazı kalemler, kendi teslimiyetinden çıkmadığı için bu dirilişi göremiyor.
Türk Derin Aklının Sessiz Zaferi
Bu operasyon bir tank zaferi değil.
Bir istihbarat başarısıdır.
Bir strateji, bir sabır, bir devlet aklı zaferidir.
Silahlar sadece madde olarak değil, anlam olarak da teslim edilmiştir.
Bugün aslında sadece silahlar değil, 40 yıl boyunca emperyal aklın Türkiye’ye çizdiği sınırlar da gömülmüştür.
Ve bu toprağa düşen silahlarla birlikte bir dönem sona ermiştir.
İnkar Edenler Bizden, Ama Ruhları Değil
Bizi en çok da bu üzüyor:
Türkiye kazandı ama bazıları bu başarıyı küçümsemek için hâlâ uğraşıyor.
Çünkü Türkiye’nin büyümesi onların küçük dünyasına sığmıyor.
Çünkü bu zaferin “yerli ve milli” olması, onların ithal fikir dünyasında karşılık bulamıyor.
Ama kabullenmek zorundalar:
Türkiye artık eski Türkiye değil.
Bu millet, kendi göbeğini kendi kesiyor.
Bu devlet, kendi sözünü kendi yazıyor.
Ve bu millet, artık başkasına değil, kendi yüreğine güveniyor.
Türkiye Artık Masanın Sahibi
Bir dönemin sonu geldi.
Terör bitecek, vekalet savaşları bitecek, korkular silinecek.
Ama zihinsel işgal kolay bitmeyecek.
PKK silah bıraktı ama bazı zihinler hâlâ esaretten çıkamadı.
Türkiye kazandı.
Dünya bunu kabul etti.
Ama bazıları hâlâ Amerika’ya soruyor:
“Siz mi yaptınız bunu?”
Cevap basit:
Hayır.
Türkiye yaptı.
Türkler başardı.
Ve bu, daha başlangıç...
Bu yazı, hem bir gerçeği duyurmak hem de hâlâ gerçeği görmezden gelenlere bir ayna tutmak içindir.
Çünkü artık gölgeler değil, güneş konuşuyor.
Ve güneşin altında yalan barınamaz.
Rafet Ulutürk
Yorumlar
Kalan Karakter: