Dünyanın Sorunu Nüfus Değil, Sistem!
Bugün dünyanın en büyük problemi nedir diye sorsanız, çoğu kişi “iklim krizi”, “ekonomik çöküş” ya da “savaşlar” der. Ama gerçeği kimse söylemeye cesaret edemiyor:
Asıl kriz, insan kalitesindedir.
Nüfusun sayısı değil, niteliği tehlike altında. Ve bu tehlikenin merkezinde, bozulmuş bir eğitim sistemi yatıyor.
Artık bilgi veren değil, zaman tüketen bir eğitim düzeni içindeyiz.
Bir zamanlar 18 yaşında meslek sahibi, 22 yaşında aile reisi olan dedelerimizin yerine, bugün 25 yaşında hâlâ öğrenci, hâlâ geçimini ailesinden bekleyen, hayata dair net bir fikri olmayan bir nesil oluşturduk.
Üniversite: Herkesin Değil, Gerçekten Okuyanın Yeridir
Üniversite bir zorunluluk değil; bir amaç, bir hedef, bir liyakat meselesidir.
Herkese üniversite açmak, kaliteyi düşürmekten başka bir işe yaramadı.
Bugün karşımızda duran tablo şudur: diplomalı ama donanımsız bir işsizler ordusu.
Bilgiye ulaşmak artık çok kolay ama odaklanmak her geçen gün daha da zor.
Biz hâlâ "herkes okusun" masalıyla sistemi şişiriyor, sadece kağıt üretiyoruz: insan değil, diplomalı cahil!
Gerçek çözüm şudur: Üniversite 18 yaşında bitebilmeli. Çünkü toplumun yükünü kaldıracak birey, ömür boyu öğrenci olarak değil; erken yaşta hayata atılarak yetişir.
Evlilik 30'lara Kalırsa, Nesil Gecikir
Bir milletin geleceği, sağlam aile yapısıyla şekillenir.
Bugün gençler evlenmiyor çünkü hayata geç başlıyor.
25 yaşına kadar “öğrenci” kalan bir birey, ne zaman hayat kuracak? Ne zaman çocuk yetiştirecek?
Sistemi sorgulamak yerine gençleri suçluyoruz.
Oysa mesele kişisel değil, devlet eliyle sürdürülen sistemsel bir felakettir.
Evlilik yaşı 22’yi geçmemeli. Bu, biyolojik olduğu kadar psikolojik ve toplumsal bir gerekliliktir.
Hayat geç başladığında, gelecek geç kurulur.
Liseler: Akademik Çöplük Değil, Ustalık Merkezleri Olmalı
Artık her genci üniversiteye zorlamak, toplumun enerjisini boşa harcamaktır.
Liseler, meslek ve sanat ocakları hâline dönüştürülmelidir.
Genç, lise sonunda sadece diploma değil; bir meslek, bir yetenek, bir yol edinmelidir.
Sanatkâr da, zanaatkâr da, girişimci de burada yetişmelidir.
Herkesin masa başında çalışamayacağını artık kabul etmeliyiz.
Üniversiteye gidecek olan, gerçekten toplum için hedefi olan, derdi olan kişi olmalı.
Çünkü bu kişiler yol gösterici olacak, milleti yönetecektir. Onun için nitelik, sayıdan önemlidir.
Sorun Nüfus Değil, Zaman Kaybettiren Eğitim Düzenidir
Bugünkü kriz, nüfus artışı değil; gereksiz yere uzatılmış okul yılları ve içi boşaltılmış diplomalardır.
Gençleri çocuklukta tutan bir eğitim sistemi, toplumu taşımak yerine tüketir.
Planlama yapıyoruz diyerek nüfusu değil, aslında milletin geleceğini baltalıyoruz.
Çözüm Net ve Uygulanabilir:
Eğitim süreleri kısaltılmalı, kalite yükseltilmeli.
Üniversiteye sadece gerçekten isteyen ve çalışan gidebilmeli.
Liseler ustalık ve üretim merkezine dönüşmeli.
Gençler 22 yaşından önce hayata atılmalı, aile kurmaya teşvik edilmeli.
Bu Bir Uyarıdır:
Aksi hâlde sadece nüfusu değil, millet olma vasfını da kaybederiz.
Bu sorumluluk bireylerin değil, devlet sisteminin sorumluluğudur.
Ancak bugün ne yazık ki masalarda oturanlar sadece maaşını düşünüyor.
Oysa bu görev, geleceği düşünen bir devlet aklı ister.
Bir sistem, gençliğini beklemeye mahkûm ediyorsa,
o sistem geleceğini çoktan kaybetmiştir.
Bu toplumun geleceği için önemlidir.
Rafet Ulutürk
Yorumlar
Kalan Karakter: