Prof. Dr. Mehmet Saray ebedî yolculuğuna çıktı.
Tarih ezberlemek ile olmaz; o tarihi anlamak, yaşamak ve yaşatmak gerekir. Zira tarih, bir milletin hafızasıdır. Toplumlarda bu hafızayı diri tutanlar olursa onlar yaşayan çınarlardır; çınar yıkılsa da gölgesi nesiller boyu sürer. Prof. Dr. Mehmet Saray, işte bu yaşayan çınarlardan biriydi o dolu dolu hayat sürdü.
1942 yılında Afyon’un Dinar kazasında dünyaya gelen Mehmet Saray, ömrünü Türk milletinin tarihî, kültürel ve siyasi varlığını araştırmaya, öğretmeye ve korumaya adadı. İlk yazdığı doktora teziyle başlayan ilim yolculuğu, İstanbul Üniversitesi kürsülerinden, Türk dünyası projelerine; devlet görevlerinden sivil toplum öncülüğüne kadar geniş bir hizmet halkasına dönüştü.
O Bulgaristan Dostuydu
Onun Balkan Türklerine olan hizmeti, bir selamdan ibaret değildi. 1987-1989 yıllarında (1984 yılında Bulgaristan’da isim değiştirme esnasında kurulan dernek) Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği başkanlığı görevini üstlendiğinde, devletten İstanbul’un merkezinden bir yer alır ve dernek merkezi yapar. Beyazıt’ta bulunan Sinan Paşa Medresesi’nin dernek merkezi olarak tahsis edilmesini sağladı. Bu, sadece bir binanın devri değil, bir milletin hafızasının ayağa kalkmasıydı.
O günden sonra Sinan Paşa Medresesi, sadece dört duvardan ibaret olmadı. Orası; zulümden kaçanların uğradığı ilk liman, 1989 Göçü’nün acısını taşıyanların sığınağı, problemlerini çözen, yaralarını saran bir ocak hâline geldi. Medrese, adeta Bütün Bulgaristan Türklerinin ortak adresi oldu.
Bugün, onun bıraktığı bu kutlu emaneti bizler BULTÜRK Derneği olarak Aksaray’daki (Ebu Bekir Paşa sibyan okulunda) dernek merkezimizde yaşatmaya devam ediyoruz. Onun çizdiği yol onun fikirleri ve da aynı dava, aynı ruh ve aynı sadakatle…
Hocamız Mehmet Saray, tarihin sadece satır aralarını değil, omuzlarındaki yükünü de taşıyan bir âlimdi. Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Anabilim Dalı’nı kurarken, sadece bir akademik yapı değil, aynı zamanda milletin kendi tarihini kendi kalemiyle yazacağı bir merkez inşa etti.
Devlet görevinde bulunduğu dönemde ise Türk Dünyası’na ışık tutan “Ortak Türk Tarihi”, “Ortak Türk Alfabesi”, “Ortak Türk Edebiyatı” gibi projeleri hayata geçirdi. O, sadece bir akademisyen değil; bir stratejist, bir kültür diplomatıdır.
Bugün genç nesillere düşen en büyük görev, bu büyük dava adamının izinden gitmektir. Çünkü yanlış yazılan tarih, milletleri yanlış yönlendirir. Hocamız Mehmet Saray’ın kalemiyle yazılan hakikatler, bu sapmaları düzeltmek için birer kutup yıldızıdır. Tarih ne kadar doğru anlatılırsa, millet de o kadar sağlam yürür.
Biz Bulgaristan Türkleri, onu sadece bir bilim insanı olarak değil, bir yol gösterici, bir abi, bir öncü, bir dava eri olarak tanıdık.
Şimdi o yüce insan ebedî yolculuğuna çıktı. Ama izi kaldı…
Kitaplarında, derslerinde, fikirlerinde, en çok da Sinan Paşa Medresesi’nin taşlarında kaldı.
Ey tarih! Bu ismi unutma: Prof. Dr. Mehmet Saray.
Çünkü o seni asla unutmadı…
Allah gani gani rahmet eylesin.
Mekânı cennet, makamı âli olsun.
Rafet ULUTÜRK
BULTÜRK Derneği
Genel Başkanı
Yorumlar
Kalan Karakter: