
Geçen hafta sonu, yani 6-7 Aralık’ta Ankara’daydık. Açıkçası bu bir toplantıdan fazlasıydı; orada bambaşka bir atmosfer vardı. İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü destek verdi, Hayat Boşluk Kabul Etmez Bağımlılıkla Mücadele ve Eğitim Derneği ev sahipliği yaptı.
“Yaşamda Kal – Büyük STK Aile Buluşması” için başkentte bir araya geldik.
Biz de Kocaeli Bağımlılıkla Mücadele ve Rehabilitasyon Derneği olarak masada yerimizi aldık, hep birlikte omuz omuza durduk.
Rakamlar bazen kulağa soyut gelir ama oradaki sıcaklık, samimiyet bambaşkaydı.
Düşünün; 80 STK, 50 şehir, 5 ülke…
Sadece Finlandiya’dan Afganistan’a, Almanya’dan İngiltere’ye değil;
Van’dan Edirne’ye kadar tüm illerimizde bu meseleye kafa yoran, dertlenen ve sahada bağımlılıkla mücadele eden sivil toplum kuruluşlarıyla aynı masada buluştuk.
Herkesin derdi ortaktı: Gençlerimizi bağımlılığın karanlığından çekip çıkarmak. Çünkü bağımlılık, sadece bir kişiyi değil, bütün toplumu içeriden çürütüyor.
Zirvede en çok aklımızda kalan, neredeyse kendimize pusula yaptığımız cümle, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın mesajındaydı:
“İnsanların kalplerini ve zihinlerini boş bırakırsak, orayı kötü alışkanlıklar ve bağımlılıklar doldurur.”
Mesele tam da bu. Çocuklarımızın kalbini, aklını sevgiyle, sporla, sanatla, doğru değerlerle doldurmazsak; birileri o boşluğu kötülükle doldurur.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu Başkanı Sayın Cevdet Yılmaz’ın “Bu mücadele bir beka meselesi” demesi, devletin konuya bakışını net ortaya koydu. Sayın Yılmaz’ın söylediği “Riski yönetemeyen, krizi yönetmek zorunda kalır” sözü de bizim için adeta bir yol haritası oldu. Yani; çocuklarımız o bataklığa düşmeden önce koruyucu adımlar atmak şart.
Bilim, Devlet ve Sivil Toplum Aynı Masada
Bu zirveyi özel kılan şeylerden biri de; Memur-Sen, Ankara Üniversitesi, Üsküdar Üniversitesi ve Yüksek İhtisas Üniversitesi gibi güçlü paydaşlarla “bilimsel aklın” sahaya inmesiydi. Artık “yapalım, edelim” demek değil; somut stratejiler ve sürdürülebilir modeller konuşuluyordu.
Bir yanda devletin kararlılığı vardı; Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci sağlık açısından önemli noktaları paylaştı. Akademisyenlerin katkısı da yolumuzu aydınlattı; Üsküdar Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nevzat Tarhan ve Prof. Dr. Toker Ergüder’in halk sağlığına dair uyarıları, Yüksek İhtisas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kadirhan Sunguroğlu ve Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nebile Dağlıoğlu’nun bilimsel yaklaşımı bize yeni bir bakış açısı kazandırdı. Ve tabii Yeşilay… Yeşilay Genel Başkan Yardımcısı Sümeyye Ceylan’ın anlattıkları, bu mücadelenin ne kadar köklü olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Teşekkür ve Vefa
Böyle büyük bir organizasyon kendiliğinden olmadı elbette. Arkasında büyük bir emek, devlet deneyimi ve adanmışlık var. Bu vesileyle; geçmişte Kırıkkale İl Sağlık Müdürü ve Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulunmuş, şimdi ise Cumhurbaşkanlığı Sağlık Politikaları Kurulu Üyesi ve Hayat Boşluk Kabul Etmez Bağımlılıkla Mücadele ve Eğitim Derneği Başkanı olan Dr. Mustafa Uzun’a ve emeği geçen tüm ekibe yürekten teşekkürlerimizi gönderiyoruz.
Ankara’dan Kocaeli’ye Umut Taşıdık
Ankara’dan dönerken cebimizde şu mesaj vardı: Daha fazla iş birliği, daha fazla samimiyet, daha çok bilimsel yaklaşım.
Hayat boşluk kabul etmiyor, gerçekten etmiyor. O boşluğu biz doğru adımlarla doldurmazsak, karanlık bir şekilde dolacak. Biz yolumuzu seçtik; o boşluğu iyilikle, bilgiyle, şefkatle dolduracağız.
Çünkü inanıyoruz: Bir insanı kurtarmak, aslında bir geleceği kurtarmaktır.
Saygı ve umutla…
Yorumlar
Kalan Karakter: