Türklük, yalnızca bir soyun değil, bir ruhun adıdır. Sınırları haritalarla çizilemeyen, zamana yenilmeyen, acıya eğilmeyen bir ruh. Bu ruhun doğduğu yer, ateşin ortasıdır. Türk milleti, sıcak topraklarda değil, kızgın ocaklarda yoğrulmuştur. Her sefer, her bozgun, her kıyam, onun karakterini daha da bilenmiş; onu tarihin pasından değil, kendi kanının terinden süzmüştür.
Bazıları Türklüğü bir etnik kavram zanneder. Hâlbuki Türklük, medeniyet kuran aklın, hak için kılıç sallayan elin, zulme karşı duran iradenin adıdır. O yüzden sadece yaşayan bir millet değiliz, yaşatan bir medeniyetiz. Çünkü biz tarih yapmakla kalmayız, adaleti de yanımızda götürürüz.
“Tarihten Türk’ü çıkar, tarih kalmaz.” Bu söz bir nostalji değil, bir uyarıdır. Çünkü Türk olmadan İstanbul alınmazdı, Malazgirt geçilmezdi, Orhun Yazıtları yazılmazdı. Türk’süz tarih, ne yön bulur ne ruh. Çünkü Türk’ün olmadığı yerde sessizlik hâkim olur, medeniyet soluklaşır.
Her yıkımda yeniden var olduk. Her ihanette birliği hatırladık. Her darbede dik durmayı, her acıda sabrı öğrendik. İşte bu yüzden Türklük, yenilmek değil yeniden doğmaktır.
Ve unutma: Biz tarih yazmazsak tarih olmaz. Biz susarsak zaman körleşir. Biz düşersek insanlık düşer.
Bir kıvılcım gibi düşsek bile yere,
Yangına döneriz sabahla beraber.
Tarihi biz yazarız, biz sustuğumuzda,
Susar kalemler, karanlığa döner defter.
Çünkü biz, yıkılsak da durmayız,
Küllerimizden yeni destan kurarız.
Adımız Türk, yolumuz tarih,
Biz var oldukça zaman yorulmaz.
Strateji Uzmanı
Gazeteci Yazar
Gökalp Şentürk
Yorumlar
Kalan Karakter: