Tarihin bazı günleri vardır; milletlerin kader çizgisini değiştiren, bir ulusun yönünü tayin eden, bir iradenin ete kemiğe büründüğü günler… 25 Kasım 1917 de işte o günlerden biridir. Çünkü o gün, Türk milletinin karanlık tünelden çıkması için gerekli olan o büyük kıvılcım dünyaya geldi: Başbuğ Alparslan Türkeş.
Başbuğ, bir insanın ötesinde bir karakterdir. O, Türk’ün çilesini omuzlarında taşıyan, milletin damarlarındaki kanı kaynatan, imanını da, irfanını da siyasi kavganın meydanına süren bir önderdi. Bir millet dağılıyorsa toplamayı, yoruluyorsa ayağa kaldırmayı görev bildi. Türk gençliğine ufuk oldu; Türklüğün istikamet çizgisini belirledi.
Bugün Türklüğün başını dik tutan ne varsa, inancını kaybetmeyen bir Türk evladı olarak bu topraklarda nefes alıp veriyorsak, bunun ardında onun öğrettiği milli şuur, milli duruş ve milli ahlak vardır. Başbuğ, sadece bir dönemin değil, bütün çağların Türk gençliğine bıraktığı büyük bir mirastır.
İyi ki doğdun Başbuğum…
İyi ki Türk’e Başbuğ oldun…
Biz seni bir doğum günü kutlamasıyla değil, bir dava ahlakı ile, bir Türk duruşu ile, bir imanla anıyoruz.
Çünkü sen, sadece bir lider değildin; milletine yol gösteren bir meşaleydin.
Unutmadık.
Unutmayacağız.
Bu millet seni her 25 Kasım’da değil, her sabah ezanlarında, her akşam bayrak inerken, her genç adım attığında, her Türk yüreği çarptığında hatırlayacak.
Rahat uyu Başbuğum…
Türk, yine senin öğrettiğin gibi, dimdik ayakta.
Strateji Uzmanı
Gazeteci Yazar
Gökalp Şentürk
Yorumlar
Kalan Karakter: