Türkiye öyle bir dönemden geçiyor ki, terörün kökü kazınmışken, birileri yeniden eski defterleri açmanın, terör başını meşrulaştırmanın, devletin kırmızı çizgilerini griye çevirmenin derdine düşmüş.
Ama unuttukları bir şey var: Bu ülkede Devlet Bahçeli diye bir gerçek var.
Bahçeli’nin “Gerekirse İmralı’ya ben giderim” sözünü hafife alanlar, onun devlet geleneğini, Türk Milleti’nin terörle mücadelesindeki kararlılığını, şehitlerimizin hakkını koruma iradesini anlamayanlardır.
Bu söz, bir restten öte bir duruştur:
“Devlete rağmen devletçilik oynayanlara, teröre göz kırpanlara, teröristbaşını siyasetin malzemesi yapanlara geçit yok.”
Kim ne hesap yaparsa yapsın, Bahçeli’nin hesabı nettir
Birileri kulislerde “yumuşama”, “açılım” diye fısıldaşıyor…
Birileri DEM Parti’ye alan açarak, İmralı’yı yeniden Türkiye’nin gündemine sokmaya çalışıyor…
Bazıları da dışarıdan emir alıp içeriye baskı kurarak Türkiye’yi yeniden dizayn etme hayali kuruyor.
Ama karşılarında öyle bir duvar var ki: Türk devleti ve onun değişmez çizgisi.
O çizginin en gür sesi ise hiç şüphesiz Devlet Bahçeli’dir.
Bahçeli’nin sert çıkışı,
– Terör örgütüne,
– Onun siyasi uzantılarına,
– Türkiye’yi pazarlık masasına çekmek isteyenlere,
– Ve devletin içinde bile teröre “kontrollü alan” açmaya çalışanlara yapılmış bir uyarıdır.
Devlet Bahçeli yalnız değildir; Türk Milleti’nin sesiyle konuşmaktadır
Bahçeli bugün İmralı’ya gitmekten bahsediyorsa, bu devletin asırlardır süregelen “teröriste merhamet, şehide ihanet demektir” anlayışının dışa vurumudur.
O sözler yalnızca MHP tabanına değil;
Şehit analarının yüreğine,
Vatan nöbetindeki Mehmetçiğin siperine,
Devleti devlet yapan kadim hafızaya yazılmıştır.
Bugün Bahçeli’nin yanında olmak,
Türk devletinin çizgisinde durmak,
Terörün tırnak ucu kadar meşruiyet kazanmasına engel olmak,
Türkiye’nin bekasına sahip çıkmak demektir.
Terörsüz Türkiye’ye giden yolun en sert bekçileri var
Türkiye bugün terörle mücadelede en güçlü dönemini yaşıyorsa, bu;
kırlarda, dağlarda, şehirlerde verilen mücadelenin,
terörün siyasallaşmasına asla izin vermeyen devlet aklının sonucudur.
Ve o akıl şunu söylüyor:
“Terörle masaya oturulmaz. Teröristbaşına statü verilmez. Milletin birliğine kurşun sıkanların sözü dinlenmez.”
Bahçeli bu sözlerle yıllardır teslim edilemeyen bir gerçeği yeniden haykırdı.
Türkiye teröre boyun eğmez.
Türk Milleti pazarlık masasına oturmaz.
Devlet, teröriste değil; millete hesap verir.
Gerçek başlık budur: Bahçeli rest çekti, devletin omurgası dikeldi
Bugün Türkiye’nin ihtiyacı olan tam da budur:
Korkmayan, eğilmeyen, pazarlığa yanaşmayan, Türk Milletinin genetiğine uygun bir kararlılık.
Bahçeli’nin resti, bir siyasi çıkış değil;
Devletin kükreyişidir.
Ve bu millet, gerektiğinde o kükreyişe omuz verir, nefes verir, güç verir.
Bahçeli yalnız değildir.
Onun arkasında, devletine sadakatle bağlı milyonlarca Türk evladı vardır.
Strateji Uzmanı
Gazeteci Yazar
Gökalp Şentürk
Yorumlar
Kalan Karakter: