Güller ne kadar güzelse, onları saran sessizlik bazen o kadar ağırdır. Bulgaristan’ın Kazanlık şehrinde her yıl düzenlenen Gül Festivali, görünürde rengârenk, neşeli ve kültürel bir şölen. Oysa tarih, bu gül bahçesinin altında derin izler, unutulmuş hikâyeler ve susturulmuş bir milletin izzetini saklıyor.
1903’ten bu yana düzenlenen Kazanlık Gül Festivali, Gül Vadisi’nde açan mis kokulu çiçeklerin şerefine yapılıyor. Güller açıyor, insanlar gülümsüyor, şehir rengârenk… Ancak bu güzelim vadinin ilk gül fidanlarını kimlerin diktiği, gül yağı sanayisini kimlerin başlattığı neredeyse hiç anılmıyor.
Unutulan Türk Mirası
Gül vadisinin gerçek sahipleri, Osmanlı’nın izini taşıyan Türklerdi. Kazanlık (ya da Osmanlı metinlerinde geçen adıyla Akçakazanlık), 1400’lü yıllarda Osmanlılar tarafından kurulmuş, yüzyıllarca Türk ve Müslüman bir şehir olarak kalmıştı. Bugün festivalin yapıldığı bu coğrafyada; zamanında tekkeler, camiler, türbeler, medreseler ve gül bahçeleri yükseliyordu. Gül, sadece bir süs değil; geçim kaynağıydı. Hatta Bulgaristan’daki gülyağı sanayisinin temelleri bile Türkler tarafından atılmıştı. Fakat bugünkü festivalde ne bu tarih var, ne bu emek, ne de bu kültür…
Kazanlık’ın göbeğinde bir gurur anıtı gibi duran Lala Şahin Paşa Türbesi ise sessizliğe gömülmüş hâlde. Balkanlar’daki en eski Osmanlı yapılarından biri olan bu eser, ne tanıtım afişlerinde var ne de festival rehberlerinde. Çünkü bu topraklarda tarihin sadece bir kısmı anlatılıyor; diğer yarısı ise karanlıkta bırakılıyor.
Renkli Törenler, Renksiz Hatıralar
Festival boyunca sokaklar çiçeklerle süsleniyor, halk dansları sergileniyor, gül kraliçeleri seçiliyor… Ama kimse şunu sormuyor: Bu güllerin tarihinde kimler vardı? Neden bu güzelliği yaşatan insanlar bugün yok sayılıyor? Eski zamanlarda Balkanlar’ın en güzel köşesi olarak tanımlanan Kazanlık, bugün sıradan bir sanayi kasabasına dönüştürülmüşse, bu dönüşüm sadece ekonomik değil, aynı zamanda kültüreldir, tarihîdir.
Gül, hem zarif hem dikenlidir. Kazanlık Gül Festivali de böyle… Bir tarafında neşeli maskeler, diğer tarafında silinmiş izler. O yüzden bu festivale "Karanlık Gül Festivali" diyorum. Çünkü bu şenlik, gerçeğin sadece aydınlık yüzünü gösteriyor, tarihî hafızadaki karanlıkları örterek…
Bir Hatırlama Çağrısı
Kazanlık, sadece güllerle değil; Lala Şahin Paşa’yla, gülyağı kazanlarında ter döken ustalarla, medreselerinde yetişen çocuklarla da hatırlanmalı. Bu festival, sadece eğlence değil; tarihî bir şuurla yeniden düzenlenmeli. Çünkü gül, kokusunu sadece çiçeğinden değil; onu yetiştiren ellerin hatırasından alır.
Bu topraklarda bir zamanlar Türkler vardı. Gül diktiler, gül gibi yaşadılar. Şimdi onların izi bile silinmek üzere. Kazanlık’ta her yıl düzenlenen bu şenlik, sadece bugünün değil, geçmişin de hakkını vermeli. Aksi hâlde gülün arkasındaki karanlık, her geçen yıl daha da derinleşecek.
Rafet Ulutürk
Yorumlar
Kalan Karakter: