Artık lafı dolandırmaya gerek yok. Asgari ücret tartışması, emekçi açısından bir pazarlık konusu değil, doğrudan bir yaşam mücadelesidir. Masada konuşulan rakamlar, ekranlarda tartışılan yüzdeler; pazarda, mutfakta, kira gününde hiçbir anlam ifade etmiyor. Çünkü emekçi için gerçek hesap Excel tablolarında değil, boş tencerede yapılıyor.
Bugün Türkiye’de asgari ücretli ayın 10’unda maaşını bitiriyor, kirasını ödeyince geriye sadece “idare” kalıyor; et, balık, meyve artık lüks tüketim sayılıyor. Çocuğunun beslenme çantasını doldururken utanıyor, hastalığını erteliyor, dişini çektiremiyor, bayramı, tatili, geleceği hayal dahi edemiyor. Buna rağmen hâlâ “denge”, “işveren yükü”, “enflasyon baskısı” gibi kavramlarla konuşulması, emekçinin gerçekliğiyle açık bir kopuşu gösteriyor.
Asgari ücret fiilen ortalama ücret haline gelmiş durumda. Patron kârını koruyor, devlet vergisini tahsil ediyor, ama emeğin karşılığı her yıl biraz daha küçülüyor. Enflasyon kâğıt üzerinde düşerken emekçinin sofrasındaki yangın büyüyor. Bu tablo artık ekonomik bir tartışma olmaktan çıkmış, inkâr noktasına ulaşmıştır.
“Az verelim ama istihdam artsın” söylemi ise emekçiye başka bir şey söylüyor: Aç çalış, borçla yaşa, çocuğundan kıs. Oysa mesele çok net; emekçi insanca yaşamak istiyor, hayatta kalmaya zorlanmak istemiyor. Bugün asgari ücretle çalışan milyonlar için konu onur mu sadaka mı, emek mi ucuz iş gücü mü sorularında düğümleniyor.
En acı gerçek şudur ki, asgari ücret artık emeğin karşılığı olmaktan çıkmış, bir sabır testine dönüşmüştür. Emekçinin talebi son derece açıktır: “Zengin olmak istemiyorum; karnım doysun, kiramı ödeyeyim, çocuğuma mahcup olmayayım.” Bu talep ne aşırıdır ne de radikaldir; bu talep insani bir taleptir.
Eğer bir ülkede asgari ücret açlık sınırının altında konuşuluyorsa, orada çöken ekonomi değil, vicdandır. Asgari ücret muamması tam da burada düğümlenmektedir: Devlet mi tasarruf edecek, patron mu fedakârlık yapacak, yoksa yine emekçi mi susacaktır? Tarih ise şunu açıkça göstermiştir; emekçi sustukça, yoksulluk konuşur.
Yorumlar
Kalan Karakter: