Doğu Akdeniz’in kalbinde bir ada…
Yüzyıllardır Türk’ün alın teriyle yoğrulmuş, şehit kanıyla sulanmış bir toprak parçası: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti.
Bugün Kıbrıs sadece bir ada değildir; Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliği, mavi vatanın kilidi, Türk milletinin onurudur.
Kıbrıs’ı görmezden gelen, aslında Türkiye’nin jeopolitik geleceğini görmezden gelir.
Kıbrıs Türkü, 1974’te EOKA’nın namlularına göğsünü siper ettiğinde, Ankara susmadı. Türk askeri o gün Ada’ya barış getirdi. Ne yazık ki o günden bugüne “uluslararası toplum” denen ikiyüzlü yapı, Rum tarafını ödüllendirip Türk tarafını cezalandırdı.
Kıbrıs Türkü, yıllardır ambargolarla, izolasyonlarla, diplomatik dışlanmayla sınanıyor.
Ama dimdik ayakta. Çünkü arkasında Türkiye var.
Bugün geldiğimiz noktada mesele artık sadece “tanınma” meselesi değildir.
Mesele, Kıbrıs Türkü’nün geleceğini güvence altına almak, Ada’daki Türk varlığını sonsuza kadar teminat altına almaktır.
Bunu yapmanın yolu ise kuru temennilerden değil, güçlü adımlardan geçiyor.
Artık masal bitti.
Rum kesimi her fırsatta Türkiye’ye saldırıyor, AB’ye sığınıyor, ABD’nin üssü haline geliyor.
Avrupa, Türk varlığını görmezden gelirken; Doğu Akdeniz’deki enerji oyunları, Kıbrıs’ın sadece bir ada değil, jeopolitik bir kale olduğunu herkese gösteriyor.
Kıbrıs Türkü’nün kaderi, Brüksel’in ya da Washington’un dosyalarında belirlenemez.
Kıbrıs Türkü’nün kaderini belirleyecek olan, Ankara ve Lefkoşa’nın iradesidir.
İşte tam da bu noktada, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “82’nin KKTC olması artık hayat memat meselesidir” sözleri, bir ilhak çağrısından öte; Türkiye’nin Kıbrıs’a sahip çıkma kararlılığının, milli bir uyarının, stratejik bir duruşun ifadesidir.
Bahçeli’nin bu çıkışı, “Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır” diyen bir duruşun özetidir.
Bu söz, Doğu Akdeniz’deki kirli hesaplara, Kıbrıs Türkü’nü yok sayanlara, Türkiye’yi kuşatmak isteyenlere verilmiş net bir cevaptır.
Şimdi zamanı geldi.
Türkiye ve KKTC ilişkileri artık sadece “kardeşlik” temennileriyle değil, kurumsal, ekonomik, askerî ve diplomatik bütünlük temelinde yeniden yapılandırılmalıdır.
Savunma, enerji, eğitim ve dış politika alanlarında tam uyum, tek ses, tek yürek olunmalıdır.
Kıbrıs Türkü yalnız değildir, yalnız da bırakılmamalıdır.
Unutmayalım:
Kıbrıs, Ege’nin, Akdeniz’in, Anadolu’nun teminatıdır.
Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır.
Ve kim ne derse desin, Türk milleti Kıbrıs’ı asla pazarlık konusu yapmayacaktır.
Yorumlar
Kalan Karakter: