Cumhuriyet Halk Partisi, adını kurucusundan, mirasını Cumhuriyet’in kurucu değerlerinden alır. Ancak bugün geldiğimiz noktada CHP’nin Atatürkçülükten ve “6 Ok” ilkesinden hızla uzaklaştığı, dahası bu ilkeleri yalnızca süslü bir vitrin olarak kullandığı açıkça görülmektedir.
CHP, kuruluşundan itibaren “Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve Devrimcilik” üzerine inşa edilmişti. Bugün bu ilkelerin neresinde duruyor?
- Cumhuriyetçilik: Parti içi demokrasi, masa başı kumpaslarla yok edildi. Delege iradesi mahkeme salonlarına havale edildi.
- Milliyetçilik: Terörle arasına net bir çizgi çekmekte zorlanan söylemler, parti tabanında bile tepki topluyor. “Milli meselelerde tavizsiz duruş” diye bir iddia kalmamış durumda.
- Laiklik: Laiklik vurgusu yalnızca seçim dönemlerinde hatırlanıyor, günlük siyasette ise farklı ittifak hesaplarıyla görmezden geliniyor.
- Halkçılık: Bugün CHP’nin halkla bağı, büyükşehir belediyelerinin beton siyasetinden öteye geçemiyor.
Kısacası Atatürk’ün partisi, ilke partisi olmaktan çıkıp, günü kurtarma hesaplarının adresi haline gelmiş durumda.
İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum atanması tartışmaları ise CHP’nin içler acısı tablosunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Parti yönetimi, kendi içinde birliği sağlayamıyor; mahkeme kararlarıyla şekillenen bir siyasal tablo ortaya çıkıyor. CHP yöneticileri buna “yargı darbesi” dese de asıl sorun kendi iradesizlikleridir. Eğer partinizde sağlam bir hukuk, disiplin ve meşruiyet zemini varsa, kayyum ihtimali dahi gündeme gelmez.
Bugün CHP, kendi içinden yükselen itirazları bile bastıramayan, delegelerin noter kapılarında imza toplamak zorunda kaldığı bir noktaya düşmüştür. Bu tablo, “Türkiye’yi yönetmeye talip partinin kendi içini yönetemediğini” acı bir şekilde göstermektedir.
CHP artık ne Atatürk’ün kurduğu partidir ne de 6 Ok’un izinden giden bir siyasi harekettir.
- Atatürkçülük, yalnızca nutuklarda süslü bir kavramdır.
- 6 Ok, parti ambleminde kalan boş bir simgedir.
- Parti disiplini, yerini hizip savaşlarına bırakmıştır.
- Halktan kopukluk, giderek derinleşmiştir.
Bu süreçte CHP, kendi iç çelişkileriyle boğuşurken, ülkenin sorunlarına çözüm üretecek bir vizyon geliştiremiyor. “Kayyum” tartışmaları, aslında CHP’nin içine düştüğü boşluğun sembolüdür.
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi, kendi ilkelerine sahip çıkmayan bir kadro elinde hızla tükeniyor. 6 Ok’un ruhu terk edilmiş, Atatürkçülük bir vitrin malzemesine dönüşmüş, kayyum süreci ise partinin iradesizlik tablosunu ortaya sermiştir.
Bugün CHP’ye düşen, önce aynaya bakmak ve Atatürk’ün mirasına gerçekten layık olup olmadığını sorgulamaktır. Aksi takdirde CHP, ne Atatürkçülük adına konuşmaya ne de milletin iradesi adına siyaset yapmaya hak kazanacaktır.
Yorumlar
Kalan Karakter: