Sevgili anne babalar,
Çocuğunuzu kreş kapısına bırakırken, o minik ellerin giysinize sımsıkı yapışması ve o iç yakan "gitme" ağlaması... Bu manzara karşısında hangimizin yüreği sızlamaz ki?
"Acaba kreş ona iyi gelmiyor mu?" diye kendimizi sorgulamaktan alıkoyamayız.
Ama gelin, o sahneyi bir film karesi gibi donduralım ve biraz geriye çekilip bakalım. Akşam, evde kreşteki arkadaşlarından, oynadığı oyunlardan bahseden, yüzü gülen o çocuk, o sabah ağlayan çocukla aynı mıydı?
İşte sırrımız tam da bu çelişkide gizli: Sorun çoğu zaman kreşte değil, çocuğumuzun bu yeni duruma psikolojik olarak hazırlanamamasında.
Unutmayın, kreş kapısındaki o gözyaşları bir başarısızlık göstergesi değil, çocuğunuzun size olan güvenli bağlanmasının bir yansımasıdır.
O, sizi kaybetmekten değil, alışık olduğu güvenli alandan (ev) ayrılmaktan korkar. Bu, onun gelişimsel bir sürecidir ve aslında oldukça sağlıklıdır. Tıpkı bir ağacın ilk köklerini salması gibi, çocuğumuz da bağımsızlığa doğru ilk adımlarını atar.
Kreş Adaptasyonunu Bir Oyun Gibi Planlayın
Çocuğunuzu kreşe hazırlamak, ona bir film senaryosunu okumak gibidir. Senaryoyu önceden bilirlerse, filmi izlerken daha az korkarlar. İşte bu senaryoyu yazarken kullanabileceğiniz birkaç bilimsel ipucu:
1. Vedalaşma Sanatı
Ayrılık anı, bir tiyatro oyunundaki final sahnesi gibi olmamalıdır. Uzatılmış vedalaşmalar, çocuğunuzun kafasında "Demek ki bu ayrılık çok önemli ve kötü bir şey" düşüncesini pekiştirir. Oysa ki kısa, net ve kararlı bir veda rutini çok daha etkilidir.
Örnek: Sabah kreşe giderken, "Canım, şimdi beni öp, ben işe gidiyorum, sen de arkadaşlarınla oynayacaksın. Akşam geldiğimde seni alacağım" gibi bir cümle kurun. Bu cümle, ona ne zaman döneceğinizi ve ne olacağını açıkça anlatır. Sözlerinizin arkasında durduğunuzu hissettiğinde, size olan güveni daha da pekişir.
2. Evde Kreş Provaları
Çocuklar en iyi oyunla öğrenir. Evde oynayacağınız sembolik oyunlar, çocuğunuzun kreşte yaşayacağı deneyimi önceden prova etmesini sağlar.
Örnek: En sevdiği oyuncak ayısıyla bir "kreş oyunu" oynayın. Ayıcığı kreşe bırakın, onunla vedalaşın ve sonra "işten" döndüğünüzde onu alın. Ayıcık ağlarsa, "Ayıcık üzülmüş ama anneciği geri geldi, korkma" gibi cümlelerle duygularını seslendirin. Bu, çocuğunuzun duygusal zekasını geliştirmesine ve kendi duygularını adlandırmasına yardımcı olur.
3. Duygularına Kulak Verin
Çocuğunuzun yaşadığı kaygıyı hafife almayın. "Ne var bunda, her çocuk kreşe gidiyor" demek yerine, onun duygularını onaylayın.
Örnek: "Kreşe giderken biraz heyecanlı ve üzgün olduğunu görüyorum. Haklısın, benden ayrılmak zor olabilir. Ama kreşte çok eğleneceğini biliyorum" gibi cümleler kurarak, ona anlaşıldığını hissettirin. Bu, onun duygularını bilişsel olarak işlemesine yardımcı olur.
4. Önce Siz Rahatlayın
Çocuklar, ebeveynlerinin duygusal durumunu bir radar gibi algılarlar. Siz endişeli veya suçlu hissettiğinizde, bu duygu anında çocuğunuza geçer. Kreşe bırakırken siz ne kadar kendinize güvenli ve sakin olursanız, çocuğunuz da bu yeni duruma o kadar kolay uyum sağlar.
Unutmayın, her çocuk biriciktir ve her adaptasyon süreci farklı işler.
Önemli olan, bu süreci sabırla, anlayışla ve bir rehber gibi yönetmektir.
Kreş kapısındaki o gözyaşları, sonunda yerini bağımsız bir bireyin gururlu gülümsemesine bırakacaktır.
Yorumlar
Kalan Karakter: