Zaman, hakikatin perdelerini yırtan ve sahteliklerin maskelerini düşüren bir cellattır.
Bugün, ilmin ve irfanın sancağı olması gereken diploma, bir paçavraya dönüştürülmüştür.
Bu sadece bir kağıt parçası değil, toplumun vicdanında açılan derin bir yaradır.
Ne yazık ki, asil bir duruşa, bilgi birikimine ve ahlaki erdeme sahip olmak yerine, bir kağıt parçasıyla mevki ve makam kapma derdine düşülmüştür.
Bir alimin, bir ustanın diploması, sadece bilgiyi değil, o bilginin arkasındaki ahlakı, fedakarlığı ve ömrü de temsil ederdi.
Bugün ise diploma, ruhsuz bir kağıt, bir kimlik kartı gibi pazarlanmakta.
Kimi para karşılığı, kimi de siyasi bir ikbal uğruna bu sahteciliğe ortak olmuştur.
Bu durum, sadece bir dolandırıcılık vakası değildir; bu, toplumun ruhuna saplanmış bir hançerdir.
Bu çöküşün asıl sebebi, inancın ve ahlakın kalplerden çekilmesidir.
Gerçek bilgiye, liyakate ve dürüstlüğe değer veren nesiller yetiştirmek yerine, sadece şekli ve maddi kazanımları önemseyen bir eğitim sistemi kurulmuştur.
Düşünün ki, bir doktorun diploması sahte ise, o ellerde şifa arayan hastaların günahı kimin boynunadır? Bir mühendisin diploması sahte ise, o binanın altında kalacak olan canların vebali kimdedir?
Bu acı tablo, bize bir hakikati haykırır:
Mesele diploma değil, mesele dürüstlüktür. Mesele diploma değil, mesele ahlaktır. Diplomanın kutsallığını kaybedişi, aslında toplumun ahlak damarlarının kuruyuşunun bir işaretidir.
Bu gidişata dur demek, ancak kaybolan değerlerimizi yeniden bulmakla mümkündür.
Bu nedenle, sahte diploma skandalını sadece bir suç değil, toplumsal bir vebal olarak görmeliyiz.
Asıl mücadele, sahte diplomaları ortadan kaldırmakla değil, kalplerdeki ahlak ve vicdan eksikliğini gidermekle başlayacaktır.
Yeniden inşa edeceğimiz toplum, bilgiyi ve ahlakı bir arada taşıyan, hakikatin kendisine tabi olan bir nesil yetiştirmekle yükselecektir.
Yoksa bu gidişat, milletimizin sonu olacaktır.
Eyvallah
Yorumlar
Kalan Karakter: