Her devletin tarihsel yükü vardır. Ama bazı devletler bu yükü bir miras gibi taşımak yerine, hala onu inkâr etmeyi tercih eder.
Bugün Bulgaristan, işte tam bu ikilemde kıvranıyor. Çünkü hâlâ en büyük zenginliğini, en gerçek gücünü fark edemedi: Kendi içindeki Türk toplumunun değeri.
Birlikte Yaşamanın Şartı: Değer Vermek
Bu ülke topraklarında yüz yıllardır Türkler yaşıyor. Üretiyor, öğretiyor, ülkenin geleceğine katkı sunuyor. Ama hâlâ onlara hak ettikleri saygı, temsil ve değer verilmiş değil. Oysa bir devlet, yalnızca çoğunluğun değil, bütün vatandaşlarının devleti olduğu zaman güçlenir.
Türk azınlık, bu ülkenin sesi değilse, o zaman bu ülke yarım kalmış demektir.
Eşit yurttaşlık sadece anayasada yazmakla olmaz; kalplerde, sokaklarda, kamu kurumlarında hissedilmelidir.
Değer Verilmeyen Toplum, Toprağın Altındadır
Bulgaristan ne zaman gelişemediğini sorgulasa, dönüp bakması gereken ilk yer kendi içindeki çeşitliliktir.
Türk toplumu, bu ülkenin inşa sürecinde temel bir taştır.
Ama bu taş her defasında kenara itilmiş, yok sayılmış, susturulmuşsa, o zaman üzerine kurulan bina da sağlam olamaz.
Sorun sadece bir etnik grubun hakları değil; Bulgaristan’ın kendi iç barışının, ekonomik kalkınmasının ve demokratik meşruiyetinin temelidir bu mesele.
Bu Mesele Türklerin Değil, Bulgaristan’ın Meselesidir
Zannediliyor ki bu bir azınlık talebidir. Hayır!
Bu, Bulgaristan’ın kendi geleceğini yeniden tanımlama fırsatıdır.
Türklerin sesi duyulmadıkça, sadece bir azınlık değil, bir devlet de kaybeder.
Çünkü barış, eşitlik ve saygı olmadan bir ülkenin ne ekonomisi kalkınır ne toplumu gelişir.
Süreç kendini tekrar eder durur: yoksulluk, gençlerin yurtdışına göçü, güvensizlik, siyasi istikrarsızlık…
Gerçek Demokrasi, Gerçek Temsil ile Başlar
Bugün Bulgaristan için bir fırsat kapısı aralıktır.
Bu kapıyı açmak için sadece siyasi cesaret değil, insani bir erdem gerekir: Herkese hak ettiği değeri vermek.
Türk toplumuna, Pomaklara, Romanlara, Makedonlara, Bulgar halkının tüm farklı kimliklerine...
Hepsi bu toprakların rengidir, zenginliğidir.
Ne Zaman Değer Verilir?
Ne zaman ki Türkler susturulmak yerine dinlenir,
Ne zaman ki geçmişin acıları inkâr değil, onarımla anılır,
Ne zaman ki eşit yurttaşlık sadece laf değil, hakikat olur...
İşte o zaman Bulgaristan ayağa kalkar.
Çünkü herkesin devleti olan bir ülke, geleceği birlikte inşa eder.
“Adalet, barışın temeli; temsil, devletin vicdanıdır.”
Ve unutmayın: Birlikte yaşamak, ancak birlikte değer verilince mümkün olur.
Rafet Ulutürk
Yorumlar
Kalan Karakter: