Yüzyıllardır üzerinde yaşadığımız, uğruna can verdiğimiz Anadolu toprakları, son birkaç asırdır adeta küçüldükçe küçüldü. 1699 Karlofça Antlaşması ile başlayan gerileme, 1921'de Sakarya Nehri'ne kadar çekilen sınırlarımızla acı bir gerçeğe dönüştü. Kimileri "devletin bekâ sorunu yok" dese de, bu toprakların evlatları olarak görüyoruz ki, Anadolu artık bize dar geliyor!
Bu acı tablonun ardında, dün "Batı hayranlığı" ile Avrupa başkentlerine bağlı olan devlet adamlarımızın gafleti yatıyor. Bereketli evlad-ı fatihan topraklarımız birer birer kaybedilirken, Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa'nın soyundan gelen Dışişleri Bakanı Tarihçi Ord. Prof. Dr. Fuad Köprülü Hocamızın "Tuna Şiiri"ndeki dizeleri, bu derin acıyı ne de güzel özetliyor:
"Tuna boylarında sıra selviler,
Tan yeli estikçe sessiz ağlarmış,
Gül bahçelerinde baykuşlar öter,
Şu viranelikler eski bağlarmış."
Türk Milleti ve devleti olarak, Allah'ın izniyle her türlü zorluğun üstesinden geliriz. Ancak bunun için güçlü, millî birlik ve beraberlik içinde, tek yürek, tek bilek olmak zorundayız. ABD varsın bizi içte karıştırmaya, dışta kuşatmaya devam etsin. Unutmasınlar ki, bu coğrafyada onlara çok iş açarız. Düşmanlarımız bile bu gerçeği gayet iyi biliyor. Bölünmemizi, parçalanmamızı, tarihten silinip gitmemizi amaçlayan müstevlilere ve işbirlikçilere karşı Türk Milleti'nin imanlı cevabı her daim var olacaktır.
Son yıllarda Batı'ya, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği'ne duyulan hayranlık, basit bir ilgiden çok öte, derinlemesine sorgulanması gereken bir ruh hali olarak karşımızda duruyor. Sevginin karşılıklı olduğu yerde anlam kazandığı düşünülürse, sevilmediğimiz, hatta çoğu zaman çıkar çatışması yaşadığımız bir yere duyulan bağlılık hissi, sağlıklı bir ruh hali olarak kabul edilebilir mi? Kanaatimce Batı hayranlığı bir hastalıktır ve acilen tedavi edilmesi şarttır.
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu gerçeği yıllar önce şu çarpıcı sözleriyle ifade etmişti: “Hangi İstiklal vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir.” Bu sözler, dün olduğu gibi bugün de bize yol göstermeli, ders ve ibret kaynağı olmalıdır. ABD ile "dostluk" yapılabileceğini sananlar, tarihin sayfalarına dikkatle bakmalı, ittifak belgelerindeki "ebedi ve sarsılmaz dostluk" ibarelerinin son yıllarda ne denli geçersiz olduğunu iyi anlamalıdır.
Artık gerçekleri görme ve kendi özümüze dönme zamanıdır. Bize dar gelen bu coğrafyada, güçlü ve bağımsız bir gelecek inşa etmek için, Batı hayranlığı adı altındaki bu hastalığı bir an önce tedavi etmeli, kendi ayaklarımız üzerinde durmalıyız.
Strateji Uzmanı
Gazeteci Yazar
Gökalp Şentürk
Yorumlar
Kalan Karakter: