Avrupa medyasında bir harita dolaşıyor. İçinde sadece sınırlar değil; içinde bir irade, bir kararlılık, bir diriliş hissi var. Bu haritanın tam ortasında Türkiye duruyor; kollarını Azerbaycan’a, gönlünü Karabağ’a, sesini Libya’ya, gölgesini Ege’ye, nefesini Doğu Akdeniz’e ve vicdanını Kudüs’e yaymış vaziyette. Haritanın üzerinde bir Bozkurt simgesi var: Kimi için tehdit, kimi için umut, ama herkes için bir gerçek.
Avrupa'nın belli başlı medya organlarında son haftalarda manşetlerde “Türkiye her yerde” başlığı atılıyor. Altında ise tek tek sıralanmış coğrafi faaliyetler:
Karabağ’da Azerbaycan’ın yanında savaşı kazandıran stratejik ortak,
Irak’ta PKK’ya karşı operasyonel üstünlük sağlayan askerî güç,
Suriye’de dengeleri belirleyen bölgesel aktör,
Kıbrıs’ta Maraş açılımı ve deniz yetki alanlarıyla sarsıcı çıkış,
Yunanistan’ın adalarına yönelik söylemlerle Avrupa’yı diken üstünde tutan tavır,
Libya’da dengeyi değiştiren hamleleriyle bölgesel satrancı bozan oyuncu,
Fransa’ya ait savaş gemisinin Doğu Akdeniz’de kilitlenmesiyle yaşanan diplomatik kriz,
İsrail’in Gazze politikalarına karşı sert çıkışlarıyla ses getiren liderlik.
Tüm bu başlıklar Avrupalı gözlemcilerce “Türkiye’nin agresifleşmesi” olarak yorumlansa da, bizler için bu bir “geri dönüş” hikâyesidir. Çünkü bu harita aslında yeniden yazılan bir tarihin silueti gibidir. “Hasta adam” denilerek hafife alınan bir milletin yeniden ayağa kalkışıdır.
Peki neden bu kadar rahatsızlar?
Çünkü yıllardır kurdukları düzen, Türkiye'nin pasifliğine, edilgenliğine, kendi içine kapanmasına göre tasarlanmıştı. Ama şimdi Bozkurt uyandı!
Artık masa kuran değil, masa yıkan bir Türkiye var.
Söz dinleyen değil, söz söyleyen bir Türkiye.
Rotasını Batı'dan değil, kendi köklerinden alan bir Türkiye.
Kimsesizlerin sesi, mazlumların hamisi, dostlarının güvencesi olan bir Türkiye…
Bu harita sadece bir coğrafi analiz değil; bir medeniyetin hatırlanışı, bir milletin yürüyüşüdür. Her adımı bir iz, her izi bir uyanıştır.
Avrupa'nın korkusu boşuna değil. Çünkü onlar, Türkiye’nin sadece bugünüyle değil, geçmişiyle ve yarınıyla da hesaplaşmak zorundalar.
Haritada bir Bozkurt var dedik.
O Bozkurt sadece Türkiye değil; o Bozkurt, adaletin, bağımsızlığın, milletin ve ümmetin sembolüdür.
Ve unutmasınlar:
Bozkurt’un gölgesi düştüğü yere yön getirir.
Strateji Uzmanı
Gazeteci Yazar
Gökalp Şentürk
Yorumlar
Kalan Karakter: