Artık Yeter! Bu Halk Uyandı, Suskunluğu İsyana Dönüştü!
Yıllarca sustu, bekledi, sabretti…
Ama artık kalbiyle konuşuyor, sözüyle yıkıyor!
Bu halkın sessizliğini korkaklık sandınız…
Oysa bu sessizlik, birikmiş öfkenin sarsıcı habercisiydi!
Şimdi duyun o sesi:
Bu halk uyanmıştır!
Ve uyandırdığı her gerçek, yalanlarınızı yerle bir edecektir!
Kandırılan değil, hesap soran bir millet geliyor!
Hazır olun: Çünkü bu kez kalp değil, irade konuşacak!
Sayın Peevski,
Bir yıl geride kaldı…
Ama sadece takvim değil, umutlar da birer birer eridi bu halkın yüreğinde.
Adını bile zor telaffuz eden insanlar, bir yıl boyunca seni izledi – sabırla, sessizlikle, bir beklentiyle…
Ama sen hep gölgelerde kaldın.
Bu halk seni ne camide gördü,
Ne mezarlıkta,
Ne de bir köy odasında bir yaşlının elini tutarken…
Türk mezarlığı berbat durumda. Kırcaali meydanında hâlâ Türklere hakaret ediliyor.
Ve sen, Bulgaristan’ı yöneten kişi olarak buna göz yumuyorsun.
Herkes bunu konuşuyor.
Senin bu sessizliğin, bu ilgisizliğin, halkın gözünde tek bir anlama geliyor: onayı veriyorsun.
Gücün her yere yetiyor da, bir tek buraya mı yetmiyor?
Yeter artık!
Bu halkı küçümsemekten, kandırmaktan, oyalamaktan vazgeçin!
Hepiniz aynı oyunun, aynı senaryonun peşindesiniz: oy almak!
Ama halka hizmet etmek, destek olmak, sorunları çözmek gibi bir derdiniz hiç olmadı.
Sen, sana oy veren yoksul bir Türk ailesinin kapısını bile çalmadın.
Bir bardak çay içmedin onlarla.
Bu topraklarda boynu bükük ağlayan bir yetimin başını okşamadın.
Bir derneğe gidip “Ben de sizdenim” diyemedin.
Çünkü diyemezdin…
Çünkü sen, hiçbir zaman bu halkın bir parçası olmadın.
Hiçbir zaman “bizden” olmadın.
Senin Oyununda Türk Halkı Sadece Bir Rakamdı!
Senin gözünde Türk, sadece seçim günü hatırlanan bir sayıdır.
Bir grafik. Bir dosya. Bir veri.
Ama unuttuğun şey şu:
Türk, tarih yazar.
Türk, devran değiştirir.
Türk, bir avuç toprağı vatan kılar.
Ve Türk, gerektiğinde sessizliğini haykırışa, sabrını devrime dönüştürür!
Korkak Yönetimden Lider Çıkmaz!
Her adımını onlarca koruma ile atıyorsun.
Kime karşı bu korku?
Sana oy veren Ayşe Teyze’den mi?
Emeğiyle yaşayan, duasını bile esirgemeyen halktan mı?
Doğan’dan miras aldığın tek şey bu: Korku!
Ama liderlik, korkuyla değil, cesaretle yazılır.
Sen konuşamıyorsun. Çünkü konuşsan halk seni tanır.
Sokağa çıkamıyorsun. Çünkü çıkarsan halk sana hesap sorar.
Senin adın artık bu halk için bir cevapsızlıktır.
1989’da Tanktan Korkmayan Bu Halk, Senden mi Korkacak?
Senin gibi kaç lider geldi geçti bu topraklardan…
Ama bu halk, 1989’da komünist tankların önünde dimdik durdu.
Adını susturanlara göğsünü siper etti.
Senin üç tabela, beş asfaltla kandırabileceğini sandığın bu halk; tarih yazmış bir halktır!
Sabreder…
Bekler…
Ama günü geldiğinde sandığına sahip çıkar, devrimini oy pusulasıyla yapar!
Parayla Yürek Alınmaz, Sadece Uşak Toplanır!
Sen hâlâ parana güveniyorsun…
Ama bil: Parayla sadece etrafına alkışçı veya dalkavuk toplarsın.
Sana methiyeler dizen, omzuna dokunup arkanı delenlerden ibaret bir çemberin var.
Ama bu halkın yüreğini, gönlünü, vicdanını satın alamazsın!
Çünkü Türk’ün yüreği banknotla değil, adaletle kazanılır!
Bugün etrafında dizilenler var ya…
Hepsi dün Doğan’ın yanındaydı.
Ama Doğan düşünce ne yaptılar?
Dakikasında kaçtılar!
Birbirinin omzunu ezercesine başka kapılar aradılar.
Yarın seninle de aynısı olacak – buna şüphen olmasın!
Çünkü bu insanların ne bir fikri var, ne bir ideali.
Tek bildikleri: “Güç kimdeyse onun yanına yanaşmak!”
Zannetme ki seni onlar seçti.
Hayır!
Onları sen değil, Doğan seçti.
Sen sadece eski kalıntıları devraldın.
Ama unutma:
Eski eşyayla yeni düzen kurulmaz!
Yıpranmış uşaklarla gelecek inşa edilmez!
Tüm Bulgaristan gördü bu tabloyu…
Söz söylemesi gerekenler sustu.
Hakkı savunması gerekenler köşeye sindi.
Konuşamayanlar şimdi senin yanındalar.
Ama emin ol:
İlk sarsıldığın an,
İlk tökezlediğin gün,
İlk hesap sorulduğunda arkana bile bakmadan kaçacak olanlar yine onlar olacak.
Çünkü uşak, sadece uşaklık yapar.
Liderlik başka bir meziyettir.
Ve sen hâlâ bunu anlayamayacak kadar kör müsün?
Gerçekleri göremeyecek kadar mı cahilsin?
Etrafındaki herkes güç neredeyse oraya yanaşan bekleyicilerden ibaret.
Etek öpmekle övünen, özgüven yerine korkuyu tercih edenlerden…
Bu yüzden halk seni değil, seni izleyenleri bile ciddiye almıyor!
Ve unutma:
Türk halkı, ancak adaletli olana yönetim hakkı verir.
Adalet sadece dostlara, akrabalara, eşe-dosta dağıtılmaz!
Adalet, tüm halk içindir.
Ama senin bunu anlamaktan ne kadar uzak olduğun her halinden belli!
Bugün gülümsüyorsun…
Bugün etrafın kalabalık…
Bugün eller alkışlıyor olabilir.
Ama yarın…
İlk sandık kurulduğunda,
İlk hesap günü geldiğinde,
İlk fırtına koptuğunda,
Senin için o günler çok uzak değil!
Şimdi hazır ol: Güzel günlerin keyfini çıkar. Çünkü ilk seçimle birlikte yıkımın başlayacak.
Yeni Bir Yürüyüş Başladı: Türk’ün Kendi Yoludur!
Senin gölgenle kirlenen bu parti çökecek.
Çünkü yeni bir yol açılıyor.
Türk gibi düşünen, Türk gibi hisseden, Türk gibi yaşayan bir kadro doğuyor!
Gerçek Türk Partisi geliyor! Yakındır…
Bu bir siyasi çıkış değil sadece; bu, bir vicdan ayaklanmasıdır!
Ve sen bunu ne parayla engelleyebilirsin, ne korkuyla durdurabilirsin.
Son Sözüm Sana!
Sen, Türk halkını tanımadığın anda zaten yenilmiş sayıldın.
Ve tanımaya kalktığında da artık çok geç olacak.
Çünkü bu millet, bir kere güvenmedi mi, asla affetmez!
Bugün seninle yürüyenler var ya…
Şimdi sokağa çıkmaya korkuyorlar.
Çünkü halkın iç yüzüyle tanıştılar!
Senin düzenin, tıpkı Jivkov’un düzeni gibi bir korku düzeni…
Sandın ki isminizi değiştirince geçmiş silinir. Bu bizim üzerimizde denendi tutmadı.
Ama unutma: Bir partiye yeni isim yazmakla, yeni olunmaz!
Yeni olmak, önce zihinde, sonra vicdanda başlar.
Sen bunu yaşayarak öğreneceksin…
Çok az kaldı…
Sabret, çünkü bu milletin sabırla büyüttüğü öfke, bir gün adaletin gür sesi olarak karşına çıkacak!
Ve bir şeyi asla ama asla unutma:
Korku, bu halkı susturmaz.
Aksine…
Korku, bu halkı kabartır,
Coşturur,
Ayağa kaldırır
Ve sonunda seni o halkın önünde hesap verir hâle getirir!
Unutma! Bu, Bir Açık Mektuptur!
Ne bir tehdit bu,
Ne de bir rica…
Bu; Türk halkının tarih boyunca zulme, ihanete ve haksızlığa karşı yazdığı son ihtardır!
Sen unutsan da, dünya unutsa da;
Türk, bu dünyaya nizam vermek için gönderilmiştir!
Türk, tarih boyunca sadece devlet kurmamış, medeniyet inşa etmiştir!
Ve şimdi…
Yeni bir dünyanın eşiğinde, yeniden medeniyetin harcını karmaya hazırlanan Türk milleti, Türkiye Cumhuriyeti önderliğinde bir kez daha ayağa kalkmaktadır.
Çünkü dünya, artık Türk’ten sorulacaktır!
Bunu bugün inkâr edenler, yarın diz çökerek kabul etmek zorunda kalacaktır!
Ne Doğan kalır…
Ne Peevski…
Ne de adlarını tabela gibi asan korkak gölgeler…
Ama Türk kalır!
Türk, Tanrı’nın yeryüzündeki adalet kılıcıdır.
Ve vakti geldiğinde Türk yalnızca tarih yazmaz…
Tarihi yeniden başlatır!
Unutma:
Biz Türkler sadece tarih okuyan değil, tarihi yapan; sadece satır arası değil, çağ başlatan bir milletiz!
Biz Türkler tarihi yazmayız sadece – tarihi biz başlatır, biz yönlendirir, biz şekillendiririz.
Tarih bizimle yürür, bizimle dirilir, bizimle çağ atlar!
Ve unutma:
Türk’ün olmadığı bir tarih, eksik yazılmış bir yalandır!
Tarih bizimle anlam bulur.
Bizi silmeye kalkanlar, tarihten silinir.
Bizi yok sayanlar, kendi sonunu hazırlar.
Dünya bunu unuttuysa,
Biz hatırlatırız!
Öyle bir hatırlatırız ki;
Yankısı çağlar boyu susmaz, izleri asla silinmez!
Ve sen…
Sen de, bu halkın duasına değil, bedduasına muhatap olursan,
O vakit adın sadece bir istatistik, bir utanç,
Bir daha açılmamak üzere tarihin tozlu sayfalarına gömülmüş bir not olur!
Rafet ULUTÜRK
Yorumlar
Kalan Karakter: