“On yıl var ayrıyım Kınadağı’ndan,
Baba ocağından, yâr kucağından.
Bir çiçek dermeden sevgi bağından,
Huduttan hududa atılmışım ben…”
Faruk Nafiz’in ölümsüz eseri Han Duvarları’nda, Anadolu’nun dramı ve kahramanlığı vardır.
O şiirin en sarsıcı sesi, Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’tır.
Cepheden cepheye sürülmüş, Yemen’den Sarıkamış’a savrulmuş…
On yıl boyunca anasından, yârinden ayrı kalmış…
Sonunda Ulukışla’da bir handa veremden can vermiştir.
Ölmeden önce o taş duvarlara şu dizeleri kazımıştır:
“Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’ım ben,
On yıl var ayrıyım baba yurdundan,
Otuz iki kişiyle tuttum yolumdan,
Gönlüm ne zaman seni hatırlasa,
Bir köhne han olur karşıma…”
O haykırış, aslında bütün Türk milletinin ortak kaderidir:
Çünkü biz bu vatanı sefaletin ortasında, kanla, gözyaşıyla kazandık!
Bilsin ki herkes:
Bu toprakları dolarla almadık ki, dolar düşününce yıkılsın!
Bu devleti petrolle kurmadık ki, petrol artınca çöksün!
Bu ülkeyi masa başında kazanmadık ki, masa başında kaybedelim!
Biz bu vatanı kanla aldık, ancak kanla veririz!
Kim bu toprakların bir karışını gözden çıkarırsa, gözü çıkar!
Kim bu bayrağa el uzatırsa, eli kırılır!
Kim bu millete diz çöktürmeye kalkarsa, dizleri paramparça edilir!
Unutma Türk milleti:
Bu taşların her zerresinde bir şehidin kanı, bu ovaların her köşesinde bir ananın gözyaşı vardır.
Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’ın hancıya bıraktığı son nefes aslında bize şunu söyler:
“Yorgun argın geldim bu gurbet ele,
Ne bir dost yüzü var, ne de bir haber…”
İşte o gurbeti bize vatan yapan şey, şehitlerimizin kanı ve analarımızın duasıdır.
Ve bilsin cihan:
Bu toprakların duvarlarında Satılmış’ın sesi yankılanır;
Bu yolları adımlayan her Türk evladı, o sesi işitir!
Bizim kaderimiz, şiirin kaderi gibidir:
“Vatan uğruna ölmek, vatansız yaşamaktan şereflidir!”
Ey Türk milleti!
Şehitlerin hatırasına sahip çık, vatanına sahip çık!
Çünkü bu vatan Türk’ündür, Türk’le yaşayacak,
Ve bu vatan kanla alındı, gerekirse kanla korunacak !
Strateji Uzmanı
Gazeteci Yazar
Gökalp Şentürk
Yorumlar
Kalan Karakter: