Rusya-Ukrayna Savaşı sürüyor ama sıcak cepheden önce sandıklar konuşmaya başladı. Ukrayna’nın çevresinde yapılan seçimlere baktığınızda karşınıza tek bir gerçek çıkıyor: Bu seçimler ekonomiyle, ideolojiyle ya da iç çekişmelerle değil; doğrudan savaş korkusu, güvenlik arayışı ve ittifak tercihiyle şekillendi.
Kimse artık “kim kazanırsa kazansın” diye bakmıyor. Çünkü mesele kimlik değil, coğrafya meselesi. Moskova’nın gölgesinde yaşayan toplumların elinde kala kala bir oy pusulası kaldı, onu da kalkan gibi kullanıyorlar.
---
Baltık ve Doğu Avrupa: Sandıktan çıkan ilk mesaj net
Estonya, Letonya, Polonya ve Romanya çizgisine baktığımızda seçmenin tavrı sert ve tavizsiz:
“Rusya’ya mesafe, Ukrayna’ya destek, NATO’ya yaslanma…”
Estonya’da Kaja Kallas’ın tekrar iktidara taşınması, Letonya’da Rusya yanlısı çizginin gerilemesi, Polonya’da NATO vurgusunun belirleyici olması ve Romanya’da Batı hattının güçlenmesi bir tesadüf değil.
Bu ülkelerde seçimler artık demokrasi ritüeli değil, jeopolitik beyanname niteliğinde.
---
Slovakya: Sessiz itirazın adı
Slovakya’da Robert Fico’nun yeniden sahneye çıkması, savaşın ilk günlerindeki romantik dayanışmanın yerini *“maliyet siyaseti”*ne bıraktığını gösteriyor.
Evet, ne NATO’dan kopuyorlar ne AB’den. Ama artık “Ukrayna’ya yardımın faturası kime çıkacak?” sorusu sandığa taşındı. Halk “cepheden gelen silah sesinden çok mutfaktaki tencerenin sesini” dinliyor.
Bu tablo önümüzdeki dönemde Balkanlara da sıçrayabilir.
---
Belarus ve Moldova: Aynı coğrafyada iki ayrı kader
Belarus’ta seçilen kişi değil, teyit edilen şey konuşuldu: Lukaşenko’nun iktidarı ve Moskova’ya bağımlılığı.
Moldova ise başka bir hikâye yazıyor. Maia Sandu yeniden seçildi ama arkasındaki zemin kırılgan. Bir yanında Transdinyester gerçeği, diğer yanında Rusya’nın hibrit baskısı… Buna rağmen AB çizgisinden kopmadılar.
Sandık burada ideolojiyi değil, yaşam korkusunu ölçtü.
---
Şu üç gerçek artık tartışmasız:
1. Güvenlik, seçmenin yeni ekmeği
Ekonomi ikinci sırada. Savunma bütçesi düşerse hükümet düşüyor.
2. Rusya tehdidi kimlik üstü bir mesele haline geldi
Partiler değil, coğrafyalar oy topluyor.
3. Savaş uzadıkça sabır kısalıyor
Ukrayna’ya destek sürüyor ama “ne kadar, ne pahasına?” sorusu büyüyor.
---
Türkiye için okunması şart olan tablo
Bu ülkelerin başına gelen bizim kapımızdan girmez diye düşünenler yanılıyor. Karadeniz’den Balkanlara, enerji koridorundan tahıl hattına kadar Türkiye bu satrançta “seyirci” değil, “taş” konumunda.
Şu başlıklar artık iç politika kadar dış güvenlik dosyasıdır:
Karadeniz güvenliği
Tahıl koridoru ve liman diplomasisi
Savunma sanayii ihracatı
Enerji geçiş hatları
Dezenformasyon ve göç baskısı
Türkiye bu tabloyu doğru okursa oyun kurar. Okumazsa başkalarının kurduğu oyunda piyon olur.
Silah sesleri Avrupa’yı sarsmadı belki ama sandığı yeniden tanımladı. Seçimler artık “iktidar değişimi” değil, “hayatta kalma tercihi”.
Sandık, bu çağın en sessiz ama en kesin savaş alanı haline geldi.
Ve unutulmasın: Kurşun yarası kapanır, yanlış tercihlerin yarası kapanmaz.
Strateji Uzmanı
Gazeteci Yazar
Gökalp Şentürk
Yorumlar
Kalan Karakter: