Kırmızı Bant Spot (tek satır):
Tarihte kapıları kapatanların bugün merhamet maskesi takmasına ne biz inanırız ne de mazlumlar unutur!
Tarihin en kritik dönemlerinde yahudilere kapılarını kapatan Amerika, bugün Filistin’de “hamilik” ve “insanlık” maskesiyle sahneye çıkıyor. Biz unutmayız, hesabı tutarız!
Dünya sahnesinde kendini insanlığın vicdanı gibi pazarlayan Amerika Birleşik Devletleri, bugün Filistin’de akan kanı “barış” makyajıyla gizlemeye çalışıyor. Ama ben tarihe bakarım, hafızama güvenirim. Çünkü dün ateşe attığını bugün kurtarıcı gibi sunanların oyununu görmek için hafıza sahibi olmak yeterlidir.
1938’de Fransa sınırındaki Evian-les-Bains kasabasında toplanan 32 ülke, sözüm ona “yahudi mültecilerin dramı” için masaya oturdu. Toplantının çağrıcısı Amerikan Başkanı Roosevelt’ti. Ama bu çağrının ardında insanlık değil, Rockefeller ve Rothschild hesapları vardı: Yahudiler Avrupa’da kalmamalı, Filistin’e yönlendirilmeli, orada kurulacak devletin demografik zemini hazırlanmalıydı.
Evian Konferansı’na katılan ülkelerin çoğu daha savaş başlamadan kapıları kapadı. Fortune dergisi üzerinden yayılan sahte bir anketle ülkelerin kamuoyları yönlendirildi. “Aman ha, yahudi almayın” mesajı verilerek dünya vicdanına basınç uygulandı. Sonuçta katılımcıların yüzde 68’i “acılarını paylaşıyoruz ama alamayız” dedi. Timsah gözyaşlarıyla kürsüye çıkanlar, Filistin’e yönlendirme planını sessizce onayladı.
Golda Meir, yalnızca kadın olduğu için kürsüye bile çıkarılmadı. Tarih sonraki yıllarda onu İsrail’in başbakanı olarak yazsa da, Evian’da susturulmasının sebebi basitti: “Etkili olur, planı bozar” diye korktular. Avustralya bile utanmadan “bizde ırk sorunu yok ama göçmen istemiyoruz” diyebildi.
Dominik Cumhuriyeti “100 bin yahudi alırım” dedi ama bu ses boğuldu. Çünkü asıl proje açıktı: Dünya kapılarını kapatacak, kaçanlar mecburen Filistin’e gidecek, zorunlu göç üzerinden devlet kurulacaktı.
Wagner–Rogers tasarısı ile en azından 20 bin yahudi çocuğu ABD’ye alalım önerisi yapıldı. Senato reddetti. ABD Dışişleri Bakanlığı bizzat karşı çıktı. Yani kapıyı kilitleyen el belliydi.
Hitler ise Evian sonrası resmen propaganda malzemesi buldu. “Yahudileri istemiyorsunuz ama beni suçluyorsunuz!” diyerek dünyayı ikiyüzlülükle vurdu. O ikiyüzlülüğün adı Amerika idi.
Bugün ise aynı Amerika, Gazze’de zalimin hamisi gibi davranıp kendini “barış meleği” gösteriyor. İsrail ordusunun çocuk bedenleri üzerinden kurduğu vahşeti meşrulaştırmak için artık insanlık nutukları atıyorlar. Kusura bakmasınlar ama ben dünün masasına bakarım, bugünün maskesini oradan sökerim.
Trump yarın İsrail Parlamentosu’nda şov yapacaksa, ben de milletimin Cumhurbaşkanı’nı Kudüs’te Filistin direnişçilerinin yanında görmek isterim. Çünkü biz mazlumdan yana saf tutarız; tarih bizi böyle tanır.
Ve şimdi soruyorum:
Dün Hitler’i cesaretlendiren sen değil miydin?
Dün kaçış yollarını tıkayıp insanları ateşe atan sen değil miydin?
Bugün barış pozları verip vicdan tiyatrosu yapan yine sen değil misin?
Biz Türk milletiyiz. Tarihi ezberden okumayız, hesabı tutarız. Bugün Gazze’de akan kanla Evian’da kapanan kapılar arasında bağ kurarız. O zehirli ağacın kökünü tanırız.
Unutan varsa ben hatırlatırım:
ABD dün yahudiyi ateşe terk etti.
Bugün “hamiyim” diye sahneye çıkması merhamet değil, maskedir.
Ve o maske artık düştü!
Gökalp Şentürk
Strateji Uzmanı
Gazeteci Yazar
Yorumlar
Kalan Karakter: