Söğüt’ün toprağına bastığınız anda farklı bir şey hissediyorsunuz. Burada sadece taş, toprak, ağaç yok; burada ruh var. 400 çadırlık Türkmen beyliğinden cihan imparatorluğuna giden o büyük yolun ilk adımları, bu mütevazı topraklarda atılmış. Ertuğrul Gazi’nin duası hâlâ Söğüt’ün rüzgârında dolaşıyor. O dua, bir beyliğe devlet olmayı, bir devlete de cihanı titretmeyi nasip eden ilahî bir nefes gibidir.
743. Ertuğrul Gazi’yi Anma ve Yörük Şenlikleri’ne bu yıl da katıldım. Bu topraklarda atılan her adımda, bir tarih sahnesine basıyorsunuz. Şenlik alanında gördüğüm manzara tarifsizdi. Yörük çadırlarının arasında gezen çocuklar, ellerinde bayrak taşıyan gençler, gözleri yaşaran yaşlılar… Hepimizin yüreğinde aynı his: “Biz büyük bir milletin evlatlarıyız.” Bu duygu insanı hem gururlandırıyor, hem de ağır bir sorumluluk yüklüyor.
Genel Başkanı olduğum TOYŞAD Derneğimiz ile birlikte Türkmeneli Kerkük temsilcileri ve Yörük Türkmen beyleriyle omuz omuza korteje katıldım. Yanımızda Kerkük’ün mazlum ama asil evlatları vardı; onlar ki her türlü zulme, baskıya rağmen Türklük şuurunu yaşatıyorlar. Yanımızda Toroslardan, Ege’den, Orta Anadolu’dan gelen Yörük beyleri vardı; onlar ki asırlardır göç yollarında hem özgürlüğün hem de dayanışmanın sembolü olmuşlardır. Bizler, farklı coğrafyalardan gelmiş olsak da aynı sancak altında, aynı ideal uğruna buluştuk.
Yeniçeri kıyafetlerimle yürürken, yalnızca bir temsili kıyafet taşımadığımı hissettim. O kıyafet, Türk’ün asırlarca sürdürdüğü devlet vakarının, adalet anlayışının ve cihangir ruhunun sembolüydü. Her adımda mehterin marşları yankılanıyor, sanki ecdadın sesleri Söğüt’ün semasında yeniden diriliyordu.
Ertuğrul Gazi’nin mirası yalnızca kılıçla kazanılmış zaferlerden ibaret değildir. Asıl miras; birliği, kardeşliği ve adaleti esas alan bir anlayıştır. İşte o anlayış, Osmanlı’yı doğurmuş; çağ açıp çağ kapatan bir ihtişamı cihana taşımıştır. Bugün hâlâ korkulan da budur. Çünkü Türk milleti Söğüt’te ayağa kalktıysa, bir gün yine ayağa kalkar. İşte bu yüzden Türk’ün birliğinden korkanlar, fitneyle, ayrılık tohumlarıyla milletimizi bölmeye çalışıyor.
Şenliklerde gördüğüm coşku bana şunu gösterdi: Bu milletin ruhu diri, inancı sağlam, iradesi sarsılmazdır. İçeriden ve dışarıdan kurulmaya çalışılan bütün tuzaklara rağmen Türk milleti, ecdadının yolundan yürümekte kararlıdır. Dün tekfurlara, Haçlı ordularına, emperyalist planlara nasıl direnildiyse, bugün de aynı kararlılık vardır.
Söğüt’te anladım ki, bizler yalnızca geçmişimizi anmıyoruz; aslında geleceğimizi de inşa ediyoruz. Her çocuğun gözlerindeki ışık, her gencin haykırışı, her yaşlının duası, Türk milletinin yeniden şahlanışının müjdesidir. Türk gençliği, bu ruhla büyüdükçe bu milletin sırtı yere gelmeyecektir.
Burada bir kez daha gördüm ki TOYŞAD yalnızca bir dernek değil, bir davanın adıdır. Bizim görevimiz; Kerkük’ten Anadolu’ya, Kırım’dan Doğu Türkistan’a kadar bütün Türk dünyasını aynı ülkü etrafında birleştirmektir. Bizim görevimiz; bayrağımızın dalgalandığı her yerde Türk’ün onurunu, şerefini ve bağımsızlığını savunmaktır. Söğüt’te Türkmeneli bayrağıyla, Yörük sancaklarıyla omuz omuza yürümek, bu birliğin ve dirilişin en güçlü işaretidir.
Ertuğrul Gazi’yi rahmetle, şükranla andım. Aziz şehitlerimizi, ecdadımızı minnetle hatırladım. Ve kendi kendime şunu söyledim:
Bu milletin bileğini bükmeye, iradesini teslim almaya hiç kimsenin gücü yetmeyecek.
Söğüt’te yaşadığım her an bana şunu hatırlattı: Biz yalnızca geçmişimizi korumuyoruz; geleceğimizi de ecdadımızın mirasıyla inşa ediyoruz. Cenab-ı Allah, Türk milletinin birliğini daim etsin; Türkmeneli’den Yörük obalarına, Anadolu’nun dört bir yanındaki kardeşlerimizi muhafaza etsin; ecdadımızın ruhunu her daim yüceltsin. Bizleri aynı ülkü ve inançla birbirimize kenetlesin, bayrağımızı her daim göklere yükseltsin.
Ruhları şad, mekânları cennet olsun.
Cenab-ı Allah hepsinden razı olsun.
Ne mutlu Türk’üm diyene!
Strateji Uzmanı
Gazeteci Yazar
Gökalp Şentürk
Yorumlar
Kalan Karakter: