Kritik Bir Dönemeç
Türkiye için kritik bir dönemeçten geçiyoruz. Güney Kıbrıs’ın envanterine eklediği İsrail yapımı Barak MX hava savunma sistemleri, yalnızca bir silah tedariki değildir. Bu hamle, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin güvenliğini doğrudan hedef almakta ve Doğu Akdeniz’deki stratejik dengeyi bozmayı amaçlamaktadır.
Ege’de Yeni Oldubitti
Henüz bu gelişmenin etkisi sürerken, Yunanistan sahada yeni bir oldubittiye imza attı. Pirireis araştırma gemimizin uluslararası hukuka uygun NAVTEX ilanına rağmen ani donanma tatbikatları başlatarak gemimizin Ege’deki bilimsel faaliyetlerini engelledi. Bununla yetinmeyen Atina yönetimi, kara hududumuzun yanı başında 60 savaş uçağıyla 24 saatlik plan dışı tatbikat düzenleyerek Türkiye’ye mesaj verdi.
İsrail’den İlham Alan Tehdit
Bütün bu tablo, bir zincirin halkalarıdır. İsrail’in ABD’nin korumasında yürüttüğü insanlık dışı Gazze politikası, Yunanistan için örnek teşkil etmektedir. Bugün İsrail-Yunanistan-Güney Kıbrıs üçgeni, ABD ve AB desteğiyle Türkiye’yi köşeye sıkıştırmayı amaçlamaktadır.
Geçmişten Gelen Kuşatma
Bu baskı politikalarının kökeni daha eskidir. 24 Kasım 2020’de Akdeniz’de Türk bayraklı gemimize Alman komandolarının korsanca çıkışı, o dönemde Türkiye’nin Akdeniz’deki araştırma faaliyetlerini sekteye uğratmıştı. Bugün benzer yöntem, Ege’de uygulanmaktadır: Amaç, Türkiye’yi denizlerinden uzak tutmak, kıta sahanlığımızı fiilen tartışmaya açmaktır.
Yeni Kuşatma Stratejisi
Kuzey Kıbrıs’ın çevresine konuşlandırılan Batı menşeli hava savunma sistemleri, Pirireis’in önünü kesmeye yönelik girişimler ve medya üzerinden yürütülen karalama kampanyaları, denizlerimiz üzerinde kurulan yeni bir kuşatma stratejisinin parçalarıdır.
Unutulmamalıdır: Ege Denizi Türkiye’nin kilit kapısıdır. O kapıyı kilitlemek isteyenlere izin vermek, geleceğimizi tehlikeye atmak demektir.
Türkiye’nin Kararlılığı
Türkiye, bu tehditlere seyirci kalmamalıdır. Kıta sahanlığımızı, denizlerimizdeki haklarımızı ve bilimsel araştırmalarımızı korumak için bütün imkânlarımızı seferber etmeliyiz. Donanmamız, hava kuvvetlerimiz ve bilim insanlarımız birlikte sahada olmalı, gerekirse Pirireis’e doğrudan donanma desteği sağlanmalıdır.
Sabır ve Caydırıcılık
Donanmamız ve hava gücümüz, yalnızca kutlamalarda değil; gerektiğinde milli çıkarlarımızı korumak, krizleri yönetmek ve düşmana haddini bildirmek için vardır. Sabır bir strateji olabilir, fakat gerektiğinde kararlılığımızı göstermek ve caydırıcı gücümüzü sergilemek de milli bir zorunluluktur.
Türkiye, denizlerden asla vazgeçmeyecektir. Ege’de, Akdeniz’de, Mavi Vatan’ın her köşesinde Türk milleti dimdik duracaktır. Ve son olarak: Haklarımızı savunacak güce sahip olan Türkiye, diyalog ve diplomasi kapılarını kapatmaksızın, egemenliğini ihlal etmeye kalkışanları mutlaka geri adım attıracaktır.
Gökalp Şentürk
Strateji Uzmanı
Gazeteci Yazar
Yorumlar
Kalan Karakter: