Elli yıla yakın Türk siyaset ortamını izler ve değerlendirmeye çalışırım. Türk siyasal ortamı ile batı siyasal ortamını mukayese eder, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerdeki siyasetçiler ile bizdeki siyasetçiler karşılaştırırım.
Milli Şef İsmet İnönü; Cumhurbaşkanlığından Başbakanlığa ve sonra CHP Genel Başkanlığına ve daha sonra genel başkanlığı kaybedinceye kadar siyasetin içinde yer almıştır. Süleyman Demirel’e bir dönem daha cumhurbaşkanlığı için teklif götürseler hayır demezdi. Bülent Ecevit sağlık problemleri olmasına rağmen siyaseti bırakmamıştır. Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş de ömürleri sonuna kadar siyaset yapmışlardır. Almanya Başbakanı Merkel, tekrar seçilmesi kesin olmasına rağman en başarılı döneminde siyaseti bıraktı. Batılı ülkelerde siyasetçiler kolayca bırakıp gidebiliyorlar.
Peki bizde neden böyle?
Türk siyasetinin önemli sorunları var. Bu sorunları çözmek için önce farkına varmak gerekir.
Lider kültü sorunu; kurulan siyasi parti lider odaklı olup, lider varsa parti var lider yoksa parti yok şeklinde doğuyor. Lider gittiği zaman parti dağılıyor. Siyasi bir oluşumun kendine münhasır belirli ilkeler ve yönetim politikaları olmalıdır. Lider ayrıldığı zaman parti içerisinde liyakat ilkesine göre liderliği yapacak en donanımlı kişi parti lideri olmalıdır.
Finansman sorunu; bir siyasi parti, gelir ve gider hesabını şeffaf bir şekilde sunabiliyor mu? Partiye kimler yardım ediyor? Üye gelirleri parti giderlerini karşılıyor mu? Bu ve buna benzer sorular açık ve şeffaf bir biçimde cevaplanabilmelidir.
Siyasetin meslek ve gelir kapısı sayılması; parti yönetimini ele geçiren siyasetçiler, bulundukları yere adeta çörekleniyorlar, bir sonraki seçimde nasıl tekrar aday olurumun hesabını yapıyorlar. Arka arkaya yedi dönem seçilen milletvekilleri var. Neredeyse tüm sigorta primleri TBMM tarafından yatırılmış. Milletvekilliği imtiyazlarını bırakamıyorlar, adeta meslek haline getirildi. Bunu yanında eş dost işe yerleştirme, kıyak emeklilik gibi etik olmayan uygulamalar da siyasetin önemli sorunlarındandır.
Güvenilirlik sorunu; siyasette, eylem ve söylem tutarlılığına neredeyse karşılaşmıyoruz. Özellikle iktidarda olan siyasetçilerin verilen vaadleri gerçekleştirme performansları çok düşük. Hal böyle olunca vatandaş siyasetçiye güven konusunda mesafeli duruyor.
Entellektüellik sorunu; toplum içindeki yetenekli bireyler siyasetin ayak oyunlarından ve kirliliğinden dolayı siyaset ortamına katılmıyorlar veya katılamıyorlar. Devlet yönetiminde kaynakları verimli yönetmek ve doğru karar almanı yolu yetişmiş beşeri sermaye ile mümkündür. En iyi karar liderin kararı değil birleştirilmiş akıl ile alınan karardır.
Tabana yayılamama sorunu; şu anki sisteme göre, seçilecek milletvekilleri ve belediye başkanları ve meclis üyeleri parti tüzüklerinde belirlenen yönteme göre yapılıyor. Tüzükte ise parti yetkili kurulları atıfta bulunuyor. Yetkili kurullar ise parti lideri tarafından belirleniyor. Oysa ön seçim veya delege seçimi gibi bir yöntem işletilerek seçilecek adayın tabana yaslanması daha doğru bir yöntem olmaz mı?
Türk siyasetinin daha başka sorunları da var elbette, ancak bu yazıda temel düzeydeki sorunları ele almaya çalıştık.
Bu temel sorunları çözmeden batılı siyaset ortamalarındaki gibi örnekleri görmek hayal olur.
Yorumlar
Kalan Karakter: