İsrail'in İran'a başlatmış olduğu saldırı ile günden bir anda değişti.
Bu salgının elbette değişik boyutları konuşulabilir ancak ben sadece teknolojik açıdan bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Bilgi üreten toplumlar teknoloji üretirler ve mühendislik üretirler, bilgi üretmeyen toplumlar teknoloji ve mühendislik üretemezler.
Günümüzde teknoloji o kadar ileri bir safhaya geldi ki, bunu çoğu vatandaşlar bile gündelik ev yaşamlarında, kullanmış oldukları arabalarında, yollardaki radar sistemleri v.b gibi yerlerde izlerini görebilmektedirler. Bu teknolojik kabiliyetler, sıradan vatandaşların günlük hayatında görebildiği basit şeylerdir.
Teknolojinin basit kolaylıkları böyle ise, ülkelerin savunma sanayinde bu teknolojiyi nasıl kullanıyorlar acaba? İşin konuşulması gereken yer burası.
Teknolojik olarak dışa bağımlı ülkelerin bildiği ve kullandığı bu kadar ise, bilmediği ne kadar acaba?
Hatırlarsanız, Geçen yıllarda İran’lı General Kasım Süleymani öldürülmüştü. Yine geçtiğimiz aylarda Hizbullah yöneticilerinin cep telefonların patlatılması olayları yaşanmıştı.
‘Harp sanayi’ ifadesinin yerini, ‘harp sanayi ve teknolojileri’ aldığını, birçok devlet yöneticisi farkında bile değil.
Ülkeler, teknoloji sayesine robot savaşçılar ve savaş araçları kullanabilen robotlar üretiyorlar, yapay zekalar ile otonom sistemleri insansız yapmaya çalışıyorlar.
Bilimsel gelişmeyi ıskalayan devletlerin geleceği köle olmaktan öte gidemezler.
Ülkelerin bekası içinde bilim ve teknoloji olmazsa olmazıdır.
Hamaset üreterek yoksulluğu, bölünmüşlüğü, fakirliği körüklersiniz, rekabet edemezsiniz.
Tarikat, cemaat mollalar ile bilim üretemezsiniz, teknoloji üretemezsiniz.
Yazıyı Akif'in dizeleri ile bitirelim.
'Tarih"i "tekerrür" diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?'
14 Haziran 2025
Mirze MİRZELİOĞLU
Doğru Parti Genel Başkan Yardımcısı
Yorumlar
Kalan Karakter: