Türkiye’nin kaderi Washington’da, Brüksel’de ya da Moskova’da yazılamaz. Bugün dillendirilen “TRÇ İttifakı” çıkışı yalnızca alternatif bir diplomasi önerisi değildir; Batı’ya karşı açık bir rahatsızlık bildirisi ve iktidara yönelik örtülü bir uyarıdır. “İki yöne bakma zamanı gelmiştir” sözü, NATO’ya teslimiyetin ve ABD’ye bağımlı stratejilerin Türk devlet aklında sorgulandığının açık işaretidir.
Batı ittifakının Türkiye’ye ne verdiği ortadadır: Sözde müttefiklik, fiiliyatta kuşatma, baskı ve tehdit politikası. FETÖ’sünden PKK’sına, ambargosundan darbe girişimine kadar her saldırının arkasında aynı odaklar vardır. Şimdi “çok yönlü dış politika” adıyla yapılan çıkış, aslında “tek kapıya bağlı kalmak devleti zayıflatır” demenin diplomatik yoludur.
Bu mesele sadece dış politika tartışması değildir; içerideki güç dengesine dair ciddi bir ikazdır. Devlet Bahçeli’nin emniyet bürokrasisi atamalarına gösterdiği tepki, yargıdaki şaibeli süreçlere yaptığı vurgu, Ahmet Türk’ün belediye meselesine dair çıkışı; iktidara yönelik “hassasiyetin sınırını zorlamayın” mesajıdır. Bu çıkışların satır arası nettir: Cumhur İttifakı destek üzerine kuruludur ama sorgusuz biat üzerine değildir.
MHP’nin devlet refleksi, gerektiğinde iktidarı uyarmak ve yanlış gidişatı frenlemektir. Bahçeli’nin açıklamalarında hem içeride hem dışarıda aynı çizgi görülüyor: Türkiye ne yalnız Batı’nın oyuncağı olur, ne de başka eksenlerin taşeronu. Rotayı Ankara çizer; pazarlık masaları başkalarının değil millete aittir.
TRÇ çıkışı da bu tablo içinde okunmalıdır. Avrasya’yı hatırlatmak, Batı’ya “alternatifsiz değiliz” demektir. Rusya ve Çin’le temas yalnızca diplomatik seçenek değil, stratejik bir karttır. “Ne Amerika’nın planlarına mahkûmuz ne Avrupa’nın tahakkümüne” diyen bir duruştur bu. Kimse Türkiye’yi güvenlik şemsiyesi bahanesiyle dizayn edemez.
Bugün devlet aklı şu gerçeği biliyor: Ya çok kutuplu ve bağımsız bir çizgi kurulur, ya emir komuta sistemi içinde eriyip gidilir. Bahçeli’nin sözleri, Erdoğan’a yönelik nezaketli bir rest, Batı’ya karşı kontrollü bir meydan okumadır. Bu millet ne Haçlı’nın masasına oturur ne de Doğu’nun gölgesinde bekler. Türkiye kendi eksenini ancak kendisi kurar.
Ve bu söz, çağları aşan bir uyarı olarak hâlâ geçerlidir:
“Tanrı buyurur; beyler ulus için adaletle davranınız, sözünüzde durunuz, halkı bölmeyiniz.”
Tonyukuk Yazıtı
Strateji Uzmanı
Gazeteci Yazar
Gökalp Şentürk
Yorumlar
Kalan Karakter: