Gençleri spora yönlendirmek, kötü alışkanlıklardan uzak tutmak için bir spor kulübü kuruyorsunuz. Kulübün adını da tarihimizden, köklerimizden gelen bir ifade ile “Türkgücü” koyuyorsunuz. Buraya kadar her şey normal. Fakat Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, bu ismi gerekçe göstererek müracaatı reddediyor.
Oysa ki, bugün Türkiye’nin dört bir yanında “Türkgücü” adıyla faaliyet gösteren çok sayıda kulüp ve dernek bulunmaktadır. Yargıtay ve Danıştay’ın yerleşik kararları açıktır: İdare, eşit durumdaki kişilere farklı muamelede bulunamaz. Aynı isimle kurulmuş kulüpler faaliyet gösterirken, sadece bizim başvurumuza engel olunması açıkça anayasanın 10. maddesinde yer alan eşitlik ilkesine aykırıdır.
Anayasa Mahkemesi de defalarca belirtmiştir: “Eşitlik, aynı durumda olanlara aynı muamelenin yapılmasını gerektirir.” (AYM, 2008/116 E., 2010/44 K.). Yine Danıştay’ın birçok kararında, emsal teşkil eden uygulamalar varken farklı işlem tesis edilmesi idari kusur kabul edilmiştir.
Burada sorun sadece bir kulüp ismi değildir. Sorun, hukukun keyfiyetle çiğnenmesidir. İdarenin görevi, mevzuatı Anayasa’ya uygun yorumlamak ve herkese eşit şekilde uygulamaktır. Eğer aynı isimle faaliyet gösteren onlarca kulüp varken bizim başvurumuz reddediliyorsa, bu durum hukuksuzluğun açık göstergesidir.
Üstelik bu keyfi tavır yalnızca bizi değil, kurucu üyeleri de mağdur etmekte, şahsımın itibarı zedelenmektedir. Bu ise, Anayasa’ya aykırılığın yanında idarenin tazmin sorumluluğunu doğuran bir kusurdur.
Hiçbir yönetmelik, hiçbir idari görüş Anayasa’nın ve yüksek yargı kararlarının üstünde değildir. Devletin görevi, vatandaşına engel çıkarmak değil; önünü açmaktır.
Bugün “Türkgücü” ismine getirilen bu keyfi yasak, aslında bir isimden öte, hukuka ve eşitlik ilkesine indirilen bir darbedir.
Yorumlar
Kalan Karakter: