Bir gün Fatih Sultan Mehmet avluda gezerken cariyelerden birini görür ve güzelliği karşısında sessizce izler. Bunun üzerine veziriazamı Mahmud Paşayı yanına çağırarak sorar. Vezir söyle bana bu hatun kimdir. Veziriazam Mahmud Paşa haremağasına sordurarak cariye hakkında bilgi elde eder ve cariyenin ganimet olarak saraya getirildiğini Fatih Sultan Mehmet hana bildirir. Bunun üzerine Sultan Fatih bir anlık düşünür. Vezir Fatih Sultan Mehmet’in düşünceli olduğunu görerek sorar. Sultanım affınıza sığınarak soruyorum, uygun görürseniz cariyeni hareminize alalım. Fatih Sultan Mehmet avluya sırtını dönerek, vezire şaşırtıcı bir cevap verir. Bu hatunun tez kellesini alın. Vezir şaşırmış halde sorar: Sultanım, kararınızı sorgulamak bana düşmez, ama ve lakin affınıza sığınarak sormak isterim sultanım, siz ki iki kıtanın sultanı, İstanbul’u fetih eden sultan, neden böyle bir karar verdiniz?
Fatih Sultan Mehmet Veziriazam Mahmud Paşaya dönerek bu kelimelerle cevap verir:
Ben ki, İki kıtanın ve iki denizin sultanı, İstanbul’un Fethini müjdeleyen, Sav. Muhammed Peygamber’in müjdelediği komutanım, nitekim dedelerimden, babalarımdan bana miras kalan yüce Osmanlı devletini kendi nefsim için yok edemem. Bu yüce devlet benim şahsımdan daha önemlidir. Eğer Ben gönlümü kaptırırsam bu cariyeye devlet işlerini unutur ve işler aksar, zira devlet işleri beklemez paşa. Devleti Aliyenin bekası ve yüce Osmanlı devletinin geleceği için kendi nefsim dahi olsa affetmem!
Fatih Sultan Mehmet öyle bir yüce komutandır ki, kendi nefsini dahi kurban etmiştir Devleti Aliyenin bekası için
İstanbul’un fethinin 564. Yıl dönümünde Fatih Sultan Mehmet Hanı saygıyla sevgiyle minnetle anıyorum!
Yorumlar
Kalan Karakter: