YİNE, “KÜRT-İSLAM” OYUN MU?
TÜRK- KÜRT- ERMENİ-İSRAİL VE YUNANİSTAN ÜZERİNE KONUŞULAMAYAN GERÇEKLER/DÜŞÜNCELER
Yazan Mustafa DÖNMEZ
Mithat Cemal Kuntay’ın, Mehmet Akif biyografisinde, son Osmanlı dönemi için, münevverler arasında, "dine ve saraya küfretmek" modasından söz etmesi düşündürücüdür. O gün saray ve dinin önde gelen temsilcileri umutlarını ülkemizi parçalamaya çalışan devletlere bağlamışlardı. O günlerdeki siyasi söylemlerin günümüzle benzeşmesi dikkat çekiyor.
Amerika’nın Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın, T.C. Devletinin parçalanmasına yönelik, densiz açıklamalarına sessiz kalınması bu düşüncede tesadüf olabilir mi?
Bir devir kapanırken, dünkü nesnel veriler bugün birebir karşımızda iken bağlantıları formüle ederek teorem geliştirebiliriz.
1- İsrail Devleti'nin kurulmasından (1948), bir yıl önce; Amerika Truman Doktrini (1947) ile Türkiye'ye girmişti ve bu tarihten bir yıl daha öncesinde de Demokrat Parti kuruluyordu. Sefarad renkli Demokrat Partisi'nin kurulması nasıl o dönem Siyonizm içerikli İsrail’in kurulması için hayatiyse yakın dönemde konjonktürel partilerin kurulması onların desteklenmesi o derece dikkat çekicidir. Tarih Siyasal İslamcılar ile Siyonizm’in yükselişleri ve düşüşlerindeki ortak bağlantıyı bize formüle ediyor. Buna göre; İsrail yükseldikçe Siyasal İslamcılar yükselecek, düşüşleri birlikte olacaktır denilebilir.
2- İkinci İsrail’in (Kürdistan) sınırlarımızda kurulabilmesi için Siyasal İslamcılar desteklenecek ve ne pahasına olursa olsun iktidarda kalması sağlanacaktır.
NEREDEN NEREYE!
Baba Bush (George Herbert Walker Bush) Türkiye’yi ziyaret ettiği gün (34 yıl önce bugünlerde) Diyarbakır ve İstanbul’da Kürtler ve Sol kesime karşı saldırıların olması ilginçti. Cumhurbaşkanı Özal ve baba Bush ile samimi pozlar veriyorlar iken Türkiye içinde operasyonlar yapılması dikkat çekici idi. O gün tezat görünen faaliyetler bir bütün içinde anlamlıydı. Bugün de benzer taktiklerin kullanılması ve bu oyunu Türkiye’yi yönetenlerin görememesi sözün bittiği yerdir. Amerika ile iş tutan Türkiye, adım adım kendilerine milli diyen yöneticiler tarafından yıkıma götürülüyor.
TSK’a Ergenekon Kumpası kurulurken, MİT’in PKK ile Oslo’da masaya oturması, TSK’nın devre dışı bırakılması ileri sürdüğüm teorimde anlamlıdır. İsrail’in önündeki engelleri bir bir aşması için yeni bir parti kurulmalıydı. Mutlaka Siyasal İslamcı kadrolar bulunmalıydı. Irak’ın parçalanması, Libya’nın düşmesi öncelikli idi. Suriye ve İran bekleyebilirdi. Barzani, 8 Eylül 2017’de Kerkük kapılarına dayandığında referandumla birlikte bağımsızlık istediklerinde ABD hayır dedi. Sabırsız olmakla suçladı. Her şeyin bir zamanı var dediler. Çünkü Barzani, ABD’de görüştüğü Başkan Joe Biden’ın kendisine ‘İkimizin de ömrü Kürdistan’ın bağımsızlığını kendi gözlerimizle görmeye yetecek’ dediğini belirtmişti. Bugün SDG aynı Barzani’nin sekiz yıl önceki refleksini gösteriyor. ABD ise hayır diyor. Gelişmelerin paralelliği anlamlıdır. Türkiye’nin SDG üzerinden açıklamaları ve söylemleri bugün İngiltere, Fransa, Amerika ile uyumlu olurken İsrail ile kavgalı, çatışık sözlerin tezatlığı gerçekliğe ters görünse de bir bütünde anlamlıdır. Nasıl mı?
İngilizler Musul’u aldıktan sonra Kürt milliyetçiliğini Türklere düşmanlık olarak geliştirdiler. Kürtleri sevdiklerinden değil ihtiyaçları vardı. Profesör Olson, 1920-1925 yılları arasında İngilizlerin Musul'da Kürtlere izledikleri politikanın, Filistin'de Siyonistlere uyguladıkları politikaya çok benzediğine işaret ediyor ki bu politika, bugüne kadar aralıksız uygulandı. (Türk askerinin başına çuval geçirilmesini organize edenlerin bugün PKK’nın silah yakılma tiyatrosunu organize ettiklerini izledik)
Musul bozumunda Mustafa Kemal sahadaki Siyonist Subayların rolünü görmüş anlamıştı. İngiltere’nin sahada bulunan 100 civarındaki iyi derece Türkçe, Kürtçe ve Arapça konuşabilen rütbeli istihbaratçılarının çoğunluğu Siyonistti. Ernest Jackh’nin ilginç bir metni vardır. Mustafa Kemal, Hazar Yahudilerinin varlığı üzerinden Türk soylu oldukları bilgisine pek büyük değer biçtiğini ileri sürüyor ve yeni bir politika geliştiriyordu. Bundan, "He", Mustafa Kemal, "concluded that Jews were Turks and suggested to the Jewish leader in Constantinople that a large number of European Jewish refugees might immigrate to Turkey’’
Mustafa Kemal Atatürk İstanbul’daki hahambaşını çağırarak Hazar Türklerinin soy kardeşimiz olduğu düşüncesini söylüyor ve Türkiye’ye davet ediyordu. (Kurucu atamızın bu konu hakkındaki icraatlarını, belgeleri ile yol haritasını daha sonra teferruatlı anlatacağım) Atatürk’ün davetiyeleri Siyonistler tarafından kuşkulu bulunsa da Yahudiler arasında memnuniyet yarattığını anlıyoruz. Hitler zulmünden gelen Yahudi profesörler İstanbul ve Ankara Üniversitelerinde ayrıca Hastanelerde görev almaları bu nedenledir. Bugün Ortadoğu’da Atatürk’ün heykeli olan özenle korunan, en büyük bulvarına, en temiz Parkı’na Atatürk adı verilen tek ülke İsrail’dir. Ne ilginçtir ki Bayrağı bizim Karaman Beyliğinin Sancağı Hazar Yıldızıdır. Davud Yıldızı; Antalya civarında hüküm sürmüş Teke Beyliği Candaroğulları (İsfendiyaroğulları) Beyliği Sancağıdır.
BM’de İsrail’in kurulması oylanırken Arap temsilcileri onların Arap asıllı değil Hazar Türkleri olduklarına dair itirazları kayıtlardadır. Ataerkil olan Araplar, Anaerkil olan Yahudilerin Türk soylu olduklarını söyleyerek İsrail’e tarihten gelen aynı soydan olmadıklarını belirtmişlerdir. İsrail nüfus kayıtların Öz Türk isimlerinin çokluğu dikkat çekicidir. Türkiye nüfus kütüğünde isimlerinin çoğu Arap isimleri iken Aşkenaz Türklerinin tamamının Türk ismi olması tesadüf değildir.
Bugün Siyasal İslamcıların ‘Türkler Müslümandır’ açıklamaları tamda Siyonistlerin istediği türdendir.
Türkiye Hazar üzerinden Büyük Türk Milletine soydan bağlı Türk Yahudilerini öteleyerek bir bütün olarak din üzerinden karşısına alması, İstihbaratını, ekonomisini, silah sanayisinin kontrol altına alınmasını kolaylaştırmaktır.
Devam edecek…
Yorumlar
Kalan Karakter: