Bir köşe yazısıdır.
Bu toprakların en büyük talihsizliği, düşmanların çokluğu değil; kendi tarihini okumayan, araştırmayan, merak etmeyen kitlelerin varlığıdır.
Bizim kavgamız dışarıdan önce içeridedir:
Cehaletle, umursamazlıkla, “bana ne” diyerek sıyrılanlarla. Çünkü kitap okumayan bir millet, kendi geleceğini başkalarının kalemine teslim eder.
Bugün televizyon karşısında saatler tüketen, sosyal medyada slogan paylaşarak kendini “bilinçli” sanan kalabalıkların aslında ne kadar korunaksız olduğunun farkında mıyız?
Bir ulusu ayakta tutan silah değil, fikir; tank değil, tarih bilincidir.
*Tarihini Bilmeyen,
Tarihten Silinir*
Bu millet, Süleyman Şah’ın kervanından, Tonyukuk’un taşına kazınan sözden,
Mete Han’ın teşkilatından, Dede Korkut’un nasihatinden geliyor. Ama kaç kişi bu kaynakları bir kez bile açıp bakmış?
Bugün gençlerimiz Mete Han’ı bir çizgi film karakteri sanıyor, Oğuz Kağan’ı masal kahramanı zannediyor. Çünkü anlatılmıyor, okutulmuyor, araştırılmıyor.
Bize bin yıldır saldıranların stratejisi değişmedi:
Önce hafızanı sil, sonra seni tarihten sil.
Eğer kendi destanını bilmezsen, sana başkalarının yazdığı senaryoda figüran rolü düşer.
Araştırmayan Millet,
Hazıra Tutsaktır
Osmanlı’nın yıkılış sürecinde ilk hedef eğitimdi, medeniyet hafızasıydı;
Cumhuriyet’te ilk atılım yine eğitimle, okuma seferberliğiyle oldu.
Bugün ise bilgi tarih raflarında değil, telefon ekranlarında, kargaşanın gürültüsünde boğuluyor. Araştırma yapan kaç kişi var?
Bir konuda konuşmadan önce iki kaynak karıştıran kaç kişi var?
Hakikate ulaşmadan hüküm kesenlerin cesareti, kitap açmayı zahmet görmeyenlerin suskunluğundan geliyor.
Tarihini okumayan, gazete kupürüyle fikir edinir. Araştırmayan, başkasının yazdığı kaderi yaşar.
Ali Fuat Başgil boşuna demedi:
“Kalemi alın, yoksa zinciri taktırırlar.”
Milliyetçilik Slogan Değil Hafızadır
Milliyetçilik; meydanda bağırmakla, profil resmi değiştirmekle, üç beş ezber cümleyle olmaz.
Milliyetçi dediğin adam, önce tarihini bilir, menşeini tanır, harsını savunur.
Ceditçilik de Turancılık da Göktürk ruhu da kitapla dirilir, araştırmayla gelişir, belgeyle güçlenir.
Bir milleti yok etmek isteyenler önce onun destanlarını unutturur.
Masal sandığımız hikâyeler, aslında yol haritalarımızdı. Oysa şimdi çocuklarımız kendi atalarını Netflix dizilerinden öğreniyor.
Vicdan, Adalet, Kimlik: Hepsi Bilginin Çocuğudur
Okumayan insan ön yargıyla konuşur, araştırmayan birey kolayca yönlendirilir, tarihi bilmeyen toplum başkasının acısına da kendi acısına da körleşir.
Zulme sessiz kalmamak, ancak bilgiyle olur. Başkasının sözüyle değil, kendi hakikatini bilerek dik durulur.
Bugün ülkemizdeki ajanlar, bölücüler, fitne odakları boşluklardan besleniyor.
O boşluklar cehalettir, tarih bilmemektir, araştırmadan hüküm vermektir.
Kitap raftaysa, düşman masadadır.
Ya Okuyacağız,
Ya Savrulacağız
Bu milletin yeniden diriliş reçetesi çok açık:
Evden başlayacağız.
Çocuklara önce masal değil, mazisini anlatacağız.
Tartışmadan önce okuyacağız.
İnternetten değil, kitaptan öğreneceğiz.
Tarihi diziyle değil, belgeyle bileceğiz.
Okumayanın vicdanı körelir, araştırmayanın adaleti sekteye uğrar.
Kitapsız milliyetçilik, ruhsuz slogan taşımaktan öteye geçmez.
Biz ya kendi tarihimize sarılıp yeni bir devir açacağız…
Ya da başkalarının yazdığı tarihin dipnotlarında kaybolacağız.
Tercih bizim.
Kitaba uzanan el ya zinciri kırar…
Ya da zinciri bile fark edemez.
Strateji Uzmanı
Gazeteci Yazar
Gökalp Şentürk
Yorumlar
Kalan Karakter: