Gökalp ŞENTÜRK
Strateji Uzmanı – Gazeteci Yazar
10 Ekim’de imzalanan ateşkes kâğıt üzerinde “sessizlik” getirdi belki, ama Gazze sokaklarında hâlâ barut kokusu, hâlâ yıkıntılar altında yankılanan çocuk çığlıkları var.
Bu coğrafya, sadece bir toprak parçası değil; imanla, sabırla, mazlumun direnişiyle yoğrulmuş bir destanın adıdır.
İsrail ordusu, uluslararası baskıların ve savaşın yorgunluğunun ardından, “sarı hat” adı verilen sınıra kadar çekildi. Ama geri çekilen sadece tanklar oldu; zulmün gölgesi hâlâ Gazze semalarında dolaşıyor.
Hamas, 13 Ekim’de 20 İsrailli sağ esiri serbest bıraktı. Buna karşılık İsrail de, 250 müebbet mahkûmu Filistinliyi ve 1.700’den fazla alıkonulan sivili serbest bırakmak zorunda kaldı.
Kimi evine döndü, kimi mezarına… Çünkü bu savaşta sadece esirler değil, vicdanlar da tutsak alındı.
İsrail, 90 Filistinlinin cenazesini teslim ettiğinde, Gazze’de bir kez daha anlaşıldı ki “ateşkes” demek, Filistin için nefes almak değil, sadece acıya kısa bir mola vermek anlamına geliyor.
Üstelik bu molada bile saldırılar tamamen bitmedi. Her ihlalde 10 yeni can, 10 yeni umut toprağa düşüyor.
Anlaşmaya göre Gazze’ye her gün 600 yardım tırı girmesi gerekiyordu. Ama o tırlar hâlâ yollarda, bazıları Mısır sınırındaki Refah Kapısı’nda bekliyor. Refah… Adı “refah”, kendisi ölümle yaşam arasındaki son kapı. Kapalı.
İnsanlık hâlâ o kapının önünde utançla bekliyor.
Bugün sahada büyük çaplı saldırılar durmuş olsa da, masada henüz barış yok. İsrail basını, anlaşmanın ikinci aşamasına geçilmediğini söylüyor. Yani dünya, Gazze’nin yaralarını sarmaya başlamadan, yeni bir fırtınanın sessizliğini yaşıyor.
Ama bir gerçek değişmedi:
Filistin’in onuru, hâlâ dimdik ayakta.
Toprakları yakılabilir, evleri yıkılabilir, çocukları yetim kalabilir…
Ama o insanların imanını, teslimiyetini, direnişini hiçbir güç yıkamaz!
Gazze bugün sadece Filistinlilerin değil, bütün mazlum milletlerin aynasıdır.
Orada direnen her çocuk, Türk’ün “Mazluma sahip çıkmak, zalime baş eğmemek” töresinin canlı bir yansımasıdır.
Biz, “Dilde, fikirde, işte birlik” diyen bir inancın çocuklarıyız.
Filistin’e sırt çevirmek, kendi tarihimize, kendi şehitlerimize, kendi vicdanımıza sırt çevirmektir.
Gazze’nin yıkıntıları arasından yükselen her ezan sesi, bize bir hakikati haykırıyor:
“Zulüm payidar olmaz!”
Ve biz inanıyoruz ki, bir gün o topraklarda çocuklar yeniden gülecek, o mavi gökyüzü altında özgür bir Filistin bayrağı dalgalanacak.
O gün geldiğinde insanlık, belki ilk kez gerçekten nefes alacak.
Strateji Uzmanı
Gazeteci Yazar
Gökalp Şentürk
Yorumlar
Kalan Karakter: