Siyasette kadınlara uygulanan mobbing, maalesef Türkiye'de de sıkça karşılaşılan bir sorun. Bu durum, kadınların siyasetteki varlığını zorlaştıran ve siyasetten uzaklaştıran önemli bir engel teşkil ediyor.
Siyasette Kadınlara Yönelik Mobbing: Gölgedeki Engel
Siyaset, toplumu şekillendiren, kararların alındığı ve geleceğin inşa edildiği bir platform. Bu platformun daha kapsayıcı ve adil olması, farklı seslerin duyulmasına bağlı. Ancak, kadın siyasetçiler siyasi arenada varlıklarını sürdürürken, sıkça görünmeyen ama derinden etkileyen bir engelle karşılaşıyorlar: mobbing. Bu durum, sadece bireysel bir sorun olmanın ötesinde, toplumun demokratik işleyişini de zedeleyen bir mesele haline geliyor.
Mobbing, siyaset alanında kadınlara yönelik olarak farklı biçimlerde ortaya çıkıyor. Bunlardan ilki, psikolojik taciz. Kadın siyasetçiler, fiziksel görünümleri, aile hayatları veya kişisel tercihleri üzerinden eleştirilerek, siyasi yetkinlikleri gölgelenmeye çalışılıyor. Özellikle sosyal medya üzerinden yürütülen siber zorbalık, bu tacizin en yaygın biçimlerinden biri. Kadın siyasetçiler, gerçek dışı dedikodular, hakaretler ve hatta tehditlerle karşı karşıya kalabiliyorlar. Bu durum, onların motivasyonunu düşürmekle kalmıyor, aynı zamanda siyasi faaliyetlerini de kısıtlıyor.
Bir diğer mobbing türü ise kurumsal dışlama. Siyasi partiler içinde veya mecliste kadın siyasetçiler, önemli toplantılara çağrılmayarak, karar alma süreçlerinden bilinçli olarak uzak tutulabiliyorlar. Konuşma hakları engellenerek veya sözleri sürekli kesilerek siyasi fikirlerini ifade etmelerinin önüne geçiliyor. Bu tür davranışlar, kadınların siyasetin "erkekler kulübü" algısını pekiştiriyor ve onların sesini susturmaya yönelik bir girişim olarak yorumlanıyor.
Siyasetteki mobbingin nedenleri arasında cinsiyetçi önyargılar ve ataerkil yapılar yatıyor. Kadınların siyaset yapmasının, geleneksel rollerin dışına çıkmak olarak görülmesi, bu tür davranışların meşrulaştırılmasına zemin hazırlıyor. Siyasette güçlü bir kadın figürü, bazı çevrelerce "tehlikeli" veya "istenmeyen" olarak algılanabiliyor. Bu algı, mobbing davranışlarını teşvik ediyor ve kadın siyasetçilerin önündeki engelleri büyütüyor.
Bu durumun sonuçları ise oldukça vahim. Siyasetteki mobbing, kadınların siyasetten uzaklaşmasına neden oluyor. Yıpratıcı ve adaletsiz bir ortamda mücadele etmekten yorulan kadınlar, siyasi kariyerlerine son vererek topluma hizmet etme fırsatından mahrum kalıyorlar. Bu durum, demokratik temsiliyetin zedelenmesine yol açıyor. Kadınların sorunlarını en iyi dile getirebilecek olan kadın temsilcilerin azalması, toplumun yarısının siyasi alanda yeterince temsil edilememesi anlamına geliyor.
Siyasette kadınlara yönelik mobbing ile mücadele etmek, sadece bireysel bir çaba olmaktan öte, toplumsal bir sorumluluktur. Siyasi partiler, mobbinge karşı şeffaf ve etkili disiplin mekanizmaları kurmalı. Yasalar, cinsiyet temelli ayrımcılık ve taciz konularında daha güçlü yaptırımlar içermeli. En önemlisi, toplum olarak kadınların siyasi hayattaki yerini destekleyen ve onları motive eden bir kültürel dönüşüme ihtiyacımız var. Kadınların siyaset yapma hakkı ve özgürlüğü, modern ve demokratik bir toplumun temel taşıdır. Bu taşı korumak ve güçlendirmek, hepimizin görevidir.
Neşe Ecel
Gazeteci & Köşe Yazarı
Siyasetçi
Yorumlar
Kalan Karakter: