Avrupa Birliği’nin göbeği yine karışık. Bu kez ne Fransız çiftçilerin öfkesi ne de Alman enerji krizizedelerinin çaresizliği… Brüksel sokakları bu kez Bulgaristan halkının sesiyle yankılanıyor. Protestonun adresi açık: Brüksel. Nedeni ise tek kelimeyle özetlenebilir: Avro’ya geçiş dayatması.
Bazıları için Avro, sadece ekonomik bir simge, bir para birimi olabilir. Ancak Bulgaristan halkı için bu çok daha fazlasını ifade ediyor. Bu, kimliğin, ekonominin ve ulusal bağımsızlığın teslim edilmesi anlamına geliyor. Çünkü kendi merkez bankanız yerine Frankfurt’taki Avrupa Merkez Bankası’nın kurallarına tabi olmak, ekonomik olarak kırılgan bir ülke için adeta son kalıntıları da kaybetmek demek. Bulgarlar, “bize ait olanın son kırıntılarını da kaybetmek”ten korkuyor.
Brüksel sokaklarında yükselen bu ses, sadece ekonomik bir itirazdan ibaret değil. Bu, yıllardır Avrupa Birliği’ne tam anlamıyla kabul edilmeyen, alınsa da daima ikinci sınıf muamelesi gören bir halkın haykırışı. "Biz halkız! Ekonomimiz, kimliğimiz, geleceğimiz satılık değil!" sloganları, sadece Avro’ya değil, aynı zamanda Brüksel merkezli tahakküme karşı direnişin de bir ifadesi.
Asıl can alıcı nokta ise Avro’ya geçiş sürecinde halkın fikrinin alınmamış olması. Ne bir referandum, ne de geniş çaplı bir kamuoyu yoklaması… Sanki bir halkın kaderi, birkaç teknokratın masada aldığı kararlara emanet edilmiş gibi. Bu durum, demokrasi söylemlerinin samimiyetini sorgulatıyor. Bir halkın geleceği, Brüksel’in planlarına göre şekillendirilirken, “demokrasi” kelimesi ne kadar anlamlı kalıyor?
Brüksel’deki bu direniş, sadece Bulgar halkının değil, Avrupa kıtasında hâlâ "egemenlik" kelimesine inanan herkesin davasıdır. Zira bugün Avro dayatması Bulgaristan’a yönelirken, yarın benzer bir baskının başka bir ülkeye yönelik olmayacağının garantisi yok. Bu, Avrupa’nın küçük ülkeleri tüketen ekonomik projelere, halktan kopuk teknokratik elitlere ve Batı’nın tek yönlü kararlarına karşı yükselen bir sestir.
Bulgaristan halkı, "Biz hâlâ buradayız ve kendi geleceğimizi kendimiz belirlemek istiyoruz" diyor. Bu haykırışı duymamak, sadece Bulgaristan’a değil, tüm Avrupa’nın vicdanına ağır bir yük olacaktır.
Strateji Uzmanı
Gazeteci Yazar
Gökalp Şentürk
Yorumlar
Kalan Karakter: