HAYVAN HAKLARI ÜZERİNDEN ALGI OPERASYONU: KAMUOYUNU KİM, NEDEN YANILTIYOR?

Son günlerde Kaynarca Hayvan Barınağı üzerinden yürütülen tartışmalar, hayvan hakları gibi son derece hassas ve toplumsal vicdanı ilgilendiren bir konunun nasıl kişisel çıkarlar, yönlendirmeler ve algı yönetimi iddiaları üzerinden istismar edilebildiğini bir kez daha gündeme taşıdı.

Kaynarca Belediyesi’nin resmî açıklamasında, barınakta yürütülen tüm faaliyetlerin HEPAD, HADOKO ve Sakarya Veterinerler Odası iş birliğiyle, gönüllü hayvanseverlerin sahada aktif katılımıyla sürdürüldüğü açıkça ifade edildi. Ayrıca barınağın, Tarım ve Orman Bakanlığı Sakarya Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından denetlendiği ve herhangi bir olumsuzluğa rastlanmadığı kamuoyuna duyuruldu.

Buna rağmen, kendisini hayvansever olarak tanıtan SOHOKO Derneği Başkanı Elçin Yasin Yılmaz tarafından; hiçbir yetkiliyle temas kurulmadan, yerinde inceleme yapılmadan ve resmî süreçler dikkate alınmadan hazırlanan videoların sosyal medya üzerinden paylaşılması, tartışmayı bambaşka bir noktaya taşıdı.

Sadece Eleştiri mi, Yoksa Planlı Bir Hedef Gösterme mi?

Kamuoyunda asıl tartışılması gereken soru tam da bu noktada ortaya çıkıyor:

Bu kişi, kendi inisiyatifiyle mi hareket etmektedir, yoksa Kaynarca Hayvan Barınağı’nın ve Kaynarca Belediyesi’nin özellikle hedef alınmasını isteyen kişi ya da çevreler tarafından mı yönlendirilmiştir?

Bu soru, herhangi bir kişi veya grubu suçlamak amacıyla değil; hayvan hakları gibi hassas bir konuda neden yalnızca tek bir ilçe ve tek bir barınağın sistematik biçimde hedef haline getirildiğinin sorgulanması adına önemlidir.

Zira Sakarya genelinde ve Türkiye’nin birçok ilinde faaliyet gösteren çok sayıda hayvan barınağı bulunmasına rağmen, tüm iddiaların ısrarla Kaynarca ilçesi üzerinde yoğunlaşması, kamuoyunda “tesadüf mü, yoksa bilinçli bir tercih mi?” sorusunu da beraberinde getirmektedir.

Geçmiş İddialar, Bugünkü Söylemleri Ne Kadar Güvenilir Kılıyor?

Kamuoyuna yansıyan haberlerde; Elçin Yasin Yılmaz hakkında, 26 Haziran 2025 tarihli Sabah Gazetesi kaynaklı haberlerde de yer aldığı üzere, bağışların amacı dışında kullanıldığı iddiasıyla yürütülen bir soruşturma bulunduğu belirtilmiştir. Haberde, MASAK raporunun dosyada yer aldığı, 5 farklı dernekten 10 şüpheliyle birlikte yaklaşık 25 milyon TL’lik bir meblağın zimmete geçirildiği iddiasıyla tutuklandıkları kamuoyuna yansımıştır.

Bu noktada hukuki sürecin devam ettiği ve kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmadığı hatırlatılmalıdır. Ancak bu denli ciddi iddialarla anılan bir ismin, kamu kurumlarını ve gönüllü hayvanseverleri hedef alan sert ve tek taraflı yayınlar yapması, toplum nezdinde haklı bir güven sorgulamasını da beraberinde getirmektedir.

Hayvan Hakları Üzerinden Kimler Kazanç Sağlıyor?

Bir diğer önemli soru da şudur:

Hayvan hakları üzerinden oluşturulan bu tartışma ortamından kim ya da kimler fayda sağlamaktadır?

Bağış toplama çağrıları, sosyal medyada görünürlük artışı ve kurumları zan altında bırakmaya yönelik içerikler; hayvanların gerçek ihtiyaçlarından çok, kişisel ya da örgütsel hedeflere hizmet eden bir tabloyu akıllara getirmektedir.

Hayvanlar; ne siyasi hesaplaşmaların, ne kişisel intikamların, ne de bağış polemiklerinin aracı olabilir. Gerçek hayvanseverlik; şeffaflık, denetim, iş birliği ve sahada emek gerektirir.

Basına ve Kamuoyuna Sorumluluk Çağrısı

Bazı basın ve internet haber sitelerinde, Kaynarca Belediyesi’nin görüşü alınmadan, yalnızca tek taraflı iddialara yer verilmesi; basın etiği ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi sorumluluğu açısından ciddi bir eksikliktir.

Gazetecilik; iddia ile gerçeği ayırmak, her görüşe yer vermek ve kamuoyunu provoke etmekten kaçınmakla mümkündür.

Sonuç: Hayvanlar Kimsenin Aracı Değildir

Toplumun; hayvan haklarını samimiyetle savunan kurum ve gönüllülerle, bu hassas alanı kendi emel ve amaçları doğrultusunda kullandığı iddia edilen kişiler arasındaki farkı dikkatle ayırt etmesi büyük önem taşımaktadır.

Kaynarca Hayvan Barınağı üzerinden yürütülen bu tartışma, yalnızca bir ilçe meselesi değil; hayvan hakları mücadelesinin nasıl kirletilebildiğine dair ibretlik bir örnek olarak değerlendirilmelidir.

Kamuoyunun takdirine sunulur.