Adaların Huzur Veren Atmosferi: Büyükada ve Heybeliada
Ela Ayaş, turunun ilk durağı olan Adalar'ın eşsiz atmosferine kapılarak bizleri de o büyülü dünyaya taşıyor. İstanbul'un gürültüsünden uzakta, fayton seslerinin nostaljik melodiye dönüştüğü Büyükada'da, Aya Yorgi Kilisesi'nin manzarası ve adanın yemyeşil doğasıyla huzur bulduğunu dile getirdi. Bisiklet kiralayarak adanın dar sokaklarında kaybolan Ela Ayaş, tarihi köşklerin mimarisine hayran kaldığını vurguladı. Büyükada, geçmişi ve bugünü birleştiren, her köşesinde ayrı bir hikaye barındıran, fotoğraf çekmek için de eşsiz kareler sunan bir yer. İstanbul'un kalabalığından kaçış noktası arayanlar için Büyükada, tam anlamıyla bir cennet.
Ela Ayaş'ın bir sonraki durağı olan Heybeliada, Büyükada kadar popüler olmasa da kendine has sakinliği ve doğal güzellikleriyle öne çıkıyor. Çam ağaçlarının kokusuyla sarılan, deniz kenarında yürüyüş yapmanın keyfini çıkaran Ela Ayaş, adanın tarihi Rum Ortodoks Ruhban Okulu'nu da ziyaret etmeyi ihmal etmedi. Heybeliada, bisiklet turları için ideal parkurlara sahip ve aynı zamanda yüzmek isteyenler için de temiz koylar barındırıyor. İstanbul'a gelen turistlerin mutlaka görmesi gereken bu adalar, sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda barındırdıkları tarihi ve kültürel mirasla da büyük önem taşıyor.
Modern Dokunuş: Tuzla Marina
Adalar'ın dinginliğinden sonra Ela Ayaş, gezisine modern bir dokunuşla Tuzla Marina'da devam etti. Şık restoranları, kafe ve mağazalarıyla Tuzla Marina, İstanbul'un yeni cazibe merkezlerinden biri haline gelmiş durumda. Lüks yatların ve teknelerin dizildiği marina, özellikle akşam saatlerinde ışıl ışıl bir atmosfer sunuyor. Ela Ayaş, burada keyifli bir akşam yemeği deneyimi yaşadığını ve denize nazır bir ortamda kahve içmenin tadını çıkardığını belirtti. Tuzla Marina, özellikle alışveriş yapmak, farklı lezzetleri İstanbul: Tarihin ve Lezzetin Başkenti
Ela Ayaş'ın İstanbul izlenimleri, sadece gezilen yerlerle sınırlı kalmıyor. İstanbul'un tarihine, eski adıyla Konstantinopolis'in mistik kokusuna da değinen Ela Ayaş, bu şehrin her sokağının ayrı bir hikaye fısıldadığını hatırlatıyor. Ayasofya, Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camii gibi dünyanın hayran kaldığı tarihi yapılar, İstanbul'u adeta açık hava müzesine çeviriyor.
Peki, İstanbul'da ne yenir? Bu soruyu da düşünen Ela Ayaş, İstanbul'un lezzet duraklarına da atıfta bulunuyor. Bir balık ekmek keyfinden, tarihi Yarımada'da yenecek enfes köftelere; Boğaz'ın serin sularında yakalanan taze balıklardan, lokma tatlısına kadar İstanbul, damak zevkinize hitap eden sayısız seçeneği bir arada sunuyor. Ayrıca, tarihi Eminönü'nde midye tava veya sokak lezzetlerini denemek, İstanbul'u yaşamanın bir başka yolu.
Ela Ayaş ,Hayat gezince güzel" diyerek noktayı koyduğu bu gezi yazısıyla, İstanbul'un sadece bir şehir olmadığını, aynı zamanda bir yaşam tarzı, bir tarih ve lezzet festivali olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Sakarya, Kocaeli, İzmit ve tüm gezginler için İstanbul, keşfedilmeyi bekleyen bir hazine olmaya devam ediyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: