Bir kuzu sessizce bakar gözlerine...
Çaresizdir. Masumdur. Sessizdir.
Ama onun sessizliği, sessiz kalan herkesin sonudur.
Bu çağda masumiyet artık sadece sofrada bir et parçası.
Tilkiler plan yapıyor, çakallar infazı yürütüyor, çobanlar servis ediyor,
sahipler ise gözyaşı rolünde ustalaşıyor.
Ve o kuzu, hiç bağırmadan, sessizce yeniyor…
Sonra herkes üzgün gibi davranıyor.
Ağızlarında kuzunun tadı, gözlerinde sahte bir yaş:
“Yazık oldu” diyorlar ama karınları tok.
Vicdanlar değil, sadece mideler rahat.
Bir zamanlar “kardeşiz” diyen, seni tilkiye teslim etmiş.
“Yanındayız” diyen, çakalı salmış üstüne.
“Seni korurum” diyen çoban, elinde çatal sofraya oturmuş.
Ve en sonunda kuzu, son umuduyla sahibine dönmüş…
O da tabağına et koymuş, başını eğmiş, ağlar gibi yapıyor.
Kuzular konuşamaz, ama her şey gözlerinde yazılıdır:
İhanet.
Terk edilmişlik.
Satılmışlık.
Ve o gözlerin içinden şimdi bir başka yangın yükseliyor:
Alev alev yanan ormanlar, kül olan doğa, kuruyan nehirler,
ve birileri yine üzülüyormuş gibi yapıyor.
Her yıl biraz daha artan yangınlar karşısında,
hala “yanlışlıkla çıktı”, “sıcak hava yaptı” gibi masallar anlatılıyor.
Ama artık biliyoruz:
İklim krizi tesadüf değil, sonuçtur.
Ve her geciken İklim Yasası, bu yangınlara ortak olmaktır.
Türkiye'nin hâlâ kapsamlı bir İklim Yasası olmadan yoluna devam etmesi,
yalnızca kuzuları değil, ormanı da, havayı da, geleceği de ateşe atmak demektir.
Yani bu yangınlar, sadece ağaçları değil;
bir milletin vicdanını, çocuklarının yarınını da yakıyor.
Ne var ki; bu çağda yas değil, rol tutuluyor.
Ve her yangının ardından, birileri perdeyi indirip
bir sonraki "üzüntü sahnesine" hazırlanıyor.
Eğer hâlâ:
– Tilkiden strateji,
– Çakaldan şefkat,
– Çobandan merhamet,
– Sahipten adalet beklersen…
Eğer hâlâ “birlik ve beraberlik” sözleriyle kandırılıyorsan…
Üzgünüm dostum,
Ama bu çağda gözünü açmayan her kuzu kesiliyor.
Üstelik bunu bir lütuf gibi gösteriyorlar.
Sonra da “helal ettik” deyip, gözyaşı rolüyle baş sağlığı diliyorlar.
Vicdan artık sahnede.
Masumiyet rafta.
Rolü gelen ağlıyor.
Gerçekten ağlayan yok.
Gerçekten önlem alan yok.
Gerçekten yasa çıkaran yok.
İklim Yasası çıkarılmadıkça, yanan sadece orman değil;
adalet, insanlık ve gelecek de küle dönecektir.
Strateji Uzmanı
Gazeteci Yazar
Gökalp Şentürk
Yorumlar
Kalan Karakter: