Toplumların tanım, anlam ve icrai açıdan en bilgili oldukları sistem, hiç şüphesiz vergi ödeme yükümlülükleridir. Bilmekle yapmak arasındaki ilişkiyi idrak konusu ayrı bir başlıkta değerlendirilebilir.
Vergi, anladığımız ve anlamlandırdığımız bir devlet otorite dilidir. Vergi yükümlülüğü bireyin ya da kurumun devlete olan borcudur ve eninde sonunda ödenir, aksi durumda devletin çok keskin kanuni yaptırımları söz konusudur. Vergi denetimi, vergi cezası, vergi affı ve eşit yurttaşlık kavramları içine de alınan “vergi adaleti” başlıkları toplumun her kesimini çok yakından ilgilendirdiği gibi hayatımızın her anında bizimle birliktedir.
Vergi lafını duyunca tedirgin olur, çekinir amma velakin ilginçtir ki vergi kaçırmanın da mutlaka bir yolu bulunur cânım ülkemde…
İyi para kazanan, ancak vergi ödemeyen, toplumun sempatik raflarına konuşlanmış iki grubu ele almak gerekir.
Bunlardan;
İlk grup amatör müzik korolarıdır…
Sanatın muhakkak ki iyileştirici, kapsayıcı, insanı geliştiren, olumlu yönde değişimine yardımcı olan ve medeniyet seviyesini yükselten yönünü hepimiz biliriz ve onaylarız.
Sanatın her dalında tıpkı sporda olduğu gibi profesyoneller ve amatörler vardır. Amatörler gerçekleştirdikleri sanattan maddi kazanç amaçlamayan ve sağlamayan sadece keyif almak, özgüven artırmak yaşamlarına dair iyi ve güzel şeyler yapmak peşindedirler. İlk konumuz müzik koroları olduğundan ana madde olarak, amatör süsü verilip aslında gizliden gizliye nasıl profesyonel işler yürütülüyor iyi bir gözlemci olarak bakmak yerinde olur.
Korolar ortalama olarak 30 - 40 kişilik kadın ve erkek gruplardan oluşuyor. Çalışmalar her sezon ekim ayından hazirana kadar haftada iki saat devam ediyor. Çalışmalar sonunda yılda iki kez düzenledikleri konserle seyirci önüne çıkıyorlar. Korolarda bir başkan ve koroyu çalıştıran hoca/şef oluyor. Koro elemanları hobi amaçlı bir araya gelmiş amatör seslerden oluşuyor. İçlerinde enstrüman çalan yine amatör kişiler de bulunuyor. Bu kişiler korodaki çalışmalarda ve konserlerde saz heyeti olarak görev yapıyorlar. Toplulukların bir kısmı herhangi bir dernek adına konserlere çıkarken bir kısmı da kurum ve özel korolar olarak idame oluyorlar. Bu arada ülke genelindeki amatör müzik korosu sayısı oldukça fazla. Sadece Ankara’da sayıları 300’ü geçen koro olduğu Türk Müziği Federasyonu kayıtlarında geçer. Koroları çalıştıran Hocalar genellikle Kültür Bakanlığı ve TRT’de çalışan veya emekli ses ve saz sanatçılarından oluşuyor. Toplumda uzun yıllar karşılık bulmuş çok değerli ve içerikli hocalar olmasının yanı sıra hiç nota bilmeden koro şefliği yapan liyakatsiz kişiler de var bu grup içinde. Asıl konumuz vergi işiydi buraya nasıl geldik. Vergi demek para geliri demek ve bakınız durumun parayla ilişkisi nasılmış:
Her emek karşılık almalıdır ve alır. Örneklemeleri en yakın tarihten yapalım.
2024 - 2025 yılı ekim/haziran sezonu koro aidatları kişi başı fiyatı 900₺ - 1500₺ arasında ödendi. Her koroda ortalam (en az) 35 kişilik bir katılımcı söz konusu ve ödeme yapılan süre aralığı 9 ay. Hesaplamak zor değil. Özellikle altı çizilmesi gereken mevzunun başında, her koro şefinin çalıştırdığı koro sayısının 3-6 arasında değişiyor olmasıdır.
Koro başkanları para konusunda hiçbir sorguyu suali kabul etmezler, soru soranı, koro aidat miktarını sorgulayanı fişler, sezon sonuna kadar koroda negatif ayrımcılığa uğratırlar. İnsanlar bunu bildikleri için haftada bir gün keyif için yapılan birkaç saatlik çalışmalarda kendi içlerinde koro Başkanına ve Şefe biat kültürü geliştirmişlerdir. Yani; padişahım çok yaşa mantığı ile aman huzurumuz kaçmasın siz ne buyurursanız o olsun bize de oh olsun der, vergilerin tam kesildiği maaşlarından koro aidatlarını hiç ses çıkaramadan öderler. Karşılığında fatura, makbuz ya da herhangi bir alındı belgesi istemezler/isteyemezler.
Koro Başkanları ve Şefler aylık aidat ödemelerinde ıban no vermezler ve isteyeni kabul etmezler, ıban isteyene de hoş gözle bakmazlar. Sazlar da korodan, amatörlerden oluştuğuna göre saza ücret ödenmez ve 9 ay boyunca toplanan para miktarı da bölüşülmediğinden bu açıdan da oldukça tatminkardır.
Kendilerince açıklama şöyledir: “Çalışmanın yapıldığı yerlere ödenen para, Konser zamanı salon parası, konserde sazlar yeterli olmuyor profesyonel sazende geliyor onlara para ödeniyor. Şefimizin aylık ders ücreti, konserde şefe çiçek parası!”
Şunlara ne der acaba koro başkanları:
• Çalışmanın yapıldığı yere ayda 8 saatliğine ne ücret ödüyorsunuz miktar belli mi? Bu ödeme kira bedeli olarak belgeleniyor mu eğer belgelendi ise mekan sahibi aldığı bu ücreti devlete bildiriyor mu? Vergisini ödüyor mu?
• Salon dediğinizi daima belediyelerden istiyorsunuz ve çok düşük, sembolik rakamlarla ayarlıyorsunuz. Salon ücreti ödediğinize ve kaç ₺ ödediğinize dair bir belge bulunuyor mu sizde?
• Profesyonel sazendeye ödediğiniz paranın vergisi ödeniyor mu ödendiğine dair var mı herhangi bir belge? Sonuçta ortada görünen bir kazanç söz konusu!
• Koro şefleri, çalıştırdığı tüm korolardan kazandığı paranın vergisini ödüyor mu yoksa vergiden muaf mı? Muaf ise neye göre hangi yönetmelik ve kanun maddesine göre bu şefler vergi ödemiyorlar, muafiyet var ise açıklasınlar.
• Koro şeflerinin TRT ve Kültür Bakanlığından da aldıkları devlet memuru maaşları var. Bu maaşlardan öte, çalıştırdıkları korolardan edindikleri ikinci/ üçüncü vb. Yan gelirlerden ötürü aldıkları memur maaşlarından kesinti yapıyor mu devlet? Çünkü korolardan kazandıkları para yukarıda en düşük haliyle belirttiğim rakamlar üzerinden yapıldığında bile hayli yüksek görünüyor!
• Hazine ve Maliye Bakanlığı bu işlerin neresinde! Haberdarlar mı defterdarlar?
• Gelir İdaresi Başkanlığı bu kazançlardan ve makbuzsuz faturasız belgesiz ıbansız vergisiz para toplama işlerinden haberdar mı?
• Dernekler Masası işin neresinde? Dernek çatısı altında yapılan bir kısım koro faaliyetleri dernek yönetim kurullarının aldığı kararlar ile mi yürütülüyor ve tüm bu çalışmalar dernek faaliyet raporu olarak defterlerine işleniyor mu? Toplanan aidatlar dernek bünyesinde devlete nasıl izah ediliyor?
• Dokuz aylık sezonda altı koro birden çalıştıran Devlet memuru koro şefleri edindikleri bu kazançların vergilerini devlet fark etmeden ve gelir idaresi başkanlığı herhangi bir yaptırım uygulamadan ödemeyi düşünüyorlar mı?
• Koro Başkanları koro aidatı adı altında toplanan bu paraları nasıl yönetiyorlar? Geçiniz koro katılımcılarını, devletin ilgili kurumlarına bilgi ve hesap veriyorlar mı?
• Tüm bu para mevzuunda şeffaflık anlayışı çerçevesinde sezon sonlarında devletin derneklerle ilgili birimleri ile vergi denetimi konusundaki kurumlarına bilgi veriliyor mu herhangi bir vergi ödemesi yapılıyor mu?
Sonuç itibarıyla;
Tüm bu soruların muhatap taraflarca net olarak yanıtlanması, her daim şikayetçi olup yakındığımız vergi adaleti, eşitlik ve hakçılık konularına da iyi bir örnek olmalıdır.
Sanata ve sanatçıya yakışan zarafettir. Güzelliğin içinde hırsızlık barınamaz, barındıran da affolmaz.
Vergisiz kazancı içinize sindirmeyiniz ey! “çok ünlü ses sanatçıları!”
Devletimizin konu ile ilgili birimlerinin bu yazıdan hareketle duyarsız kalmayacağını umuyoruz.
Esen kalınız değerli okurlar.
Ayşe Gülçin İLHAN
17/06/2025
Yorumlar
Kalan Karakter: