Tam Demokrasi Platformu, ülkemizde demokrasinin gelişmesine ve kalıcı barışın sağlanmasına önemli katkılar sunacağına inandığı “Terörsüz Türkiye” açılımını, Türkiye Cumhuriyeti ve milletimiz açısından tarihî bir fırsat olarak değerlendirmektedir. Ancak bu sürecin başarıya ulaşabilmesinin, doğru ve kapsayıcı bir şekilde yönetilmesi şartına bağlı olduğu özellikle vurgulanmaktadır.
Bu çerçevede, söz konusu açılım sürecinde başta siyasi partiler ve siyasetçiler olmak üzere, sivil toplum kuruluşları, aydınlar, halkımız ve toplumun tüm kesimleri duyarlı ve dikkatli olmaya davet edilmektedir. Sürecin yalnızca sonuçları değil, izlenen usulün de en az esas kadar belirleyici olduğu; bu nedenle yönetiminde azami özen gösterilmesi gerektiği ifade edilmektedir.
Türkiye’de geçmişten bu yana, farklı dönemlerde “şeriat gelecek”, “komünizm gelecek” ya da “ülke bölünecek” şeklindeki söylemlerle, gerçek bir demokrasiye geçişin ve toplumsal barışın çeşitli görünmeyen güçler tarafından engellendiği hatırlatılmaktadır. Bu süreçte de benzer engellerle karşılaşılabileceği göz önünde bulundurularak, kamuoyunun dikkatli olması gerektiği değerlendirilmektedir.
Açıklamada, sürecin yeniden kimlik siyaseti üzerinden yürütülmesinin ciddi zararlar doğuracağı, kimlik siyasetiyle demokrasiye ve barışa ulaşmanın mümkün olmadığı vurgulanmaktadır. Yeni vatandaşlık tanımı arayışlarının süreci zedeleyeceği, kaosa ve yeni tartışmalara yol açabileceği belirtilmekte; evrensel insani değerler, hukuk, akıl, bilim ve demokrasinin temel rehberler olması gerektiği ifade edilmektedir.
Tam Demokrasi Platformu, Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde kurulan “Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nu desteklediğini ve bu büyük sorunun TBMM iradesiyle çözülebileceğine inanmak istediğini kamuoyuyla paylaşmaktadır. Sorunun yalnızca PKK terör örgütünün tasfiyesi olarak ele alınmasının yetersiz olacağı; komisyonun adına yakışır biçimde toplumsal demokratikleşmeyi ve barışı esas alan bütüncül bir proje olarak yürütülmesi gerektiği belirtilmektedir.
Bu bağlamda, geniş kapsamlı bir yargı reformunun sürecin vazgeçilmez unsurlarından biri olduğu ifade edilmektedir. Özellikle Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK), Anayasa Mahkemesi ve diğer yargı organlarının, bağımsızlık ve tarafsızlıklarına gölge düşürmeyecek şekilde ivedilikle yeniden yapılandırılmasının zorunlu olduğu vurgulanmaktadır.
Ayrıca, toplumun hassasiyetlerini hedef alan kışkırtıcı ve tahrik edici davranışlardan kesinlikle kaçınılmasının sürecin sağlığı açısından hayati önemde olduğu ifade edilmektedir. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının gecikmeksizin uygulanmasının, demokratikleşme ve barış sürecine çok büyük katkı sağlayacağına inanıldığı belirtilmektedir.
Son olarak, demokratik, özgürlükçü ve sivil yeni bir Anayasa’nın, Türkiye’nin yaşadığı sorunlara köklü ve kalıcı çözümler üreteceği görüşü kamuoyuyla paylaşılmaktadır.
Kamuoyuna ve halkımıza saygıyla duyurulur.
Mehmet BOZDEMİR
Tam Demokrasi Platformu
Başkanı ve Koordinatörü
Yorumlar
Kalan Karakter: