Ataması belki de istifa etmesi için hazırlanan bir senaryo idi. Türkiye’de istifa etmek kültürü gelişmemiştir. Makam mevki olsun da nasıl olursa olsun denilir. Orgeneral Kemal Yeni 3.ncü Ordu Komutanlığına atandığı gün istifa dilekçesini verdi. TSK. İçinde sevilen, çalışkan, bir insan. Neden istifa etti?
Kara Harp Okulunda devre arkadaşı olduğum için neden istifa ettiğini anladığımı düşünüyorum. Kuvvetli muhtemel kendisi aldığı devlet terbiyesi nedeniyle açıklama yapmayacaktır. Kendisinin gösterdiği tavır kesinlikle şahsi değildir. Yönetime ve Komutanlarına bir tepkidir. Türk Milletine istifa ile mesaj veriyor düşüncesindeyim.
Bugün Türk Ordusu dünyada adından bahsettiren bir değerse bunu iyi yetişmiş subayına borçludur. Subay ise yetişmesinde ona her şeyini veren Milletine bağlıdır. Onun menfaatini korumanın şerefi olduğunu bilir.
Siviller tam anlamıyla anlamayabilir. Anlamadıkları içinde Ergenekon ve türevi davalarda Subaylarının yanında durmadı. Cumhuriyet değerleri ile sorunları olanların bir darbeye maruz kalıyoruz yalanıyla toplumu yönlendirerek Milletine aşık Subaylarını tasfiye etmesine sessiz kalındı. TSK’leri millici duruşuyla bölgede at koşturmak isteyenlerin önündeki en büyük engeldi. Emperyalistler ile Cumhuriyet değerleri ile sorunları olanlar ortak noktada birleşti ve düğmeye basıldı. Oysa bölgemizde güçlü bir TSK’ya ihtiyaç olduğu kısa bir zamanda görülmüştür. Görülene kadar da TSK’ya her alanda operasyon yapıldı. Düşünün, Hava kuvvetleri generallerinin dörtte biri, Deniz Kuvvetlerinin Amirallerinin yarısı, Kurmay Albayların neredeyse tamamı sahte dijital verileriyle kumpas kurularak Ergenekon türevi davalarla tasfiye edildi. Milletimiz ordusuna imha etmekten çekinmeyenlere hesap sormadı
FETÖ aklı MOSSAD, CIA ve MI6 aklıdır. Askeri vesayet var propagandasıyla Cumhuriyet ile hesaplaşmanın ince ayar planlamasını yaptılar. Askeri vesayetin temsilcisi olarak gördükleri Ordu’nun ağırlık merkezine saldırdılar. Ordunun ağır merkezi subaylarıdır. Subaylar saf dışı edilirse Cumhuriyetin diğer savunucuları da bertaraf edilirdi. Harp Prensipleri birebir uygulandı. (Hedef, Teksif, İnsiyatif, Baskın, Hareket Kabiliyeti, Emniyet, Gayret Tasarrufu, Komuta birliği ve Sadelik) planlamayı hazırlayanlar istihbaratı da çok iyi yönlendirdiler ve planlarında başarılı oldular. Halkı kandırmak için ‘Cami Bombalayacaklardı, Her yerde gömülü mühimmat ve silah çıkıyor bunlar iç savaş çıkaracaklar, Hükümet üyelerine suikast yapacaklar’ yalanları kullanıldı. Operasyona en aşağıdan yani Harp Okulu öğrencilerinden başlattılar. Adım adım ilerlediler. İlerlerken yeni gündemlerle hareket kabiliyetlerini artırdılar.
Sivillerden durumu anlayan ve cesur davranış gösterenler ise aynı akıbete uğradı. TSK’ya operasyon yapılmasının en başat nedeni Cumhuriyet devrimlerinin takipçisi olmasıydı. Ortadoğu ve dünyada yürütülmesi düşünülen politika ’da güçlü bir TSK’leri işlerine gelmiyordu. Türkiye’nin milli güvenliği tehlikeye atıldı. Liyakat değil mezhepçi bir yapılanmaya gidilmesi kararını verenler o mezhepsel yapılanmanın 17 Aralık 2013’te başlayan saldırılarıyla farkına varabildiler.
Esasen Cumhuriyet’in kuruluş felsefesi ile problemi olanların yönetici olduğu kurum, kuruluş ve yapılanmaların TSK ile bir hesaplaşma içine girmesi kaçınılmazdı. Eğer Kürtçü, gerici, tekke ve zaviye ile bir gelecek özlüyorsanız: Cumhuriyet ile çatışmak zorundasınızdır. Subaylara yapılan saldırılar organizedir.
Elinde güç bulunan TSK’nın kendilerine günün birinde darbe yapar korkusu yaşayanların bilmedikleri ise TSK’leri kendi tarihinden ders çıkararak profesyonel bir orduya dönüştüğünü görememeleriydi. Yüksek rütbeli komutanlarda yapılan operasyonları anladılar ‘bize psikolojik asimetrik harekât’ yapıyor sızlanması yaptılar fakat cesaret gösteremediler. Halka ve siyasilere anlatmada başarısız oldular. Adının başında ‘Cumhuriyet’ olan Savcılar sindiler. Çoğunluğu gereğini yapmadı. Tarihe böyle not edildiler.
Orgeneral Kemal Yeni: Türk, Subayının hiyerarşik yapısını, disiplini, Türk subayının savaş başarısının sahada komutanına mutlak itaati her şeyin üzerinde tutmasından geldiğini bilir. Komutanı öl dese hiç tereddütsüz emrindeki birliklerin en önünde ölüme koşar. Komutanının askeri disiplini içinde kendine haksızlıklar karşısında destek olacağını da bilir. Onların ülküsüz, inisiyatifsiz olacağını aklına getirmez. Kemal Yeni’nin ataması teamülleri aykırıdır. Bu nedenle istifa ettiğini düşünüyorum. Büyük Türk Milleti en verimli zamanında harp yeteneği yüksek, strateji uzmanı, eşsiz bir komutanını daha kaybetti. Artan kayıplar Milli Güvenliğimizi tehlikeye sokacak seviyelere yükseldi. Emperyalist artıklarının yaptıkları terörle canıyla kanıyla mücadele eden ve başarı kazanan TSK’ya operasyon üzerine operasyon yapılıyor. En sağlam sütunlar üstünde durduğu sanılan bu devir, bir karton kale gibi yıkıldı. Mağrur Türk subayı bunu en son düşman karşısında bozuma uğradığında yani 2nci Paylaşım savaşının Osmanlı bölümünde bittiği Ekim 1918’de yaşamıştı. Bu sefer dış cephede değil iç cephede vurulmuştuk. Görev yaparken arkadan vurulduk. Her birimize ayrı ayrı yalan ve dolanla türlü iftiralarla kumpas kuruldu. Sonra yapılan hatalar görüldü ve ‘Allah bizi afetsin’ denildi. Sonra yaralar sarıldı mı? Kumpas kuranlar yakalandı mı? Tabi ki hayır.
Bu satırları yazarken anımsadığım yazmakta fayda gördüğüm bir notu aktarmak istiyorum. Kendi ülkemizde esirliği yaşarken Türk Subayları avukat ücretini ödeyemiyordu. Avukat Celal Ülgen gibi davalara ücret almadan bakan şahsiyetlerin azlığı can yakıyordu. Darlanan nefeslere biraz soluk verebileceğini düşünülen kimseler ise yekten, ‘para yoksa seni savunamam’ diyordu. Bakınız bu olay birebir Ekim 1918’de Osmanlı Devleti esir olduğunda da aynısı yaşandı. Cemal Paşa hatıralarında yazıyor. Falih Rıfkı Atay’ın ‘Zeytindağı’ eserinde şöyle anlatılıyor.
-‘’Param olmadığını bilirsin, Enver Paşa kendi elindeki kırk bin altından bir kısmını bana verdi. Bunun birazını (isimlerini sayarak) üç muharrire vermek istiyorum. Hiç olmazsa onlar beni müdafaa ederler.’’
Cemal Paşa’nın kendisine iftira atan, Türk’e düşmanlığı ile ün yapan, İçişleri Bakanı Ali Kemal’e cevap verebilmesi bile gazetelerde yer alamıyordu. Güdümlü basın Vatanı için vuruşanları hain ilan etmişlerdi.
Benim olgulardan çıkardığım sonuç: Ordunun terfi ve atamaları siyasilerin belirlediği bir yapı ile Ortadoğu ordularından bir farkı kalmayacağıdır. Osmanlı son döneminde bu hatayı yaptı. Liyakatsiz kimseler askerin başına getirildiler.
İşbirlikçi, mezhepçi bir yapı olan FETÖ’yü TSK’lerine sokan zihniyet bugün ‘ya bendensin ya düşmanımsın’ ayırımından çıkmalıdır. Tersi, Milli birlik ve beraberlik duygusunu yitirmiş tarikatlara ve cemaatlere bölünmüş Tunus ve Libya benzeri bir ordu mu isteniyor? sorusunu önümüze getiriyor.
Çağdaşlıktan ve liyakatten uzaklaşılan her adım misliyle Milli Güvenliğimizi ve Bekamızı tehlikeye atıyor. Belki de bu düşünceyle hemen tüm yazılarımda terörle mücadele dışında genel bir savaştan uzak durmak gerektiği uyarısında bulunuyorum.
Siyasileşen bir Ordu’nun tüm savaşları kaybettiğini yakın tarihimizde görülmüştür. Milletimizin bu nedenle yaşadığı tüm topraklarda soykırımı ve sürgünü yaşadı. Cemal Paşa emperyalist ordulara karşı savaşan bir subaydı ve savaş kaybedildi. Peki bugün Türk Subayları hangi savaşı kaybetti de kendisine operasyon yapılıyor. Büyük Türk Milleti düşünmelidir.
Ordumuz Cumhuriyet dönemine, Kuva-i Milliye ruhuyla başlamıştı. Milli bir ordudur. Emperyalizme karşı durmuş, kazanmıştır. Kendisine yerli ve milli diyen yöneticilere şunu hatırlatmak gerekiyor. Kardak krizinde 7 saatte savaş pozisyonuna geçmiş Kara, Deniz ve Havacı subayların cesareti ve caydırıcılığı sizin döneminizde cezalandırılmıştır. Tesadüf olabilir mi? O harekata katılan tüm subaylar yani Kardak’a çıkan SAT komandoları, onların harekâtını planlayan o zamanın kurmayları, intikalini yedi saatte tamamlayan pilotların eksiksiz tamamı Silivri, Maltepe gibi cezaevlerinde yıllarca kumpas davalarının rehini olarak kodeslere atılmıştır. Görevi başındaki subaylara şimdiki yönetim döneminde tasfiye maksatlı kumpas kurulmuş, sağa sola mühimmat ve silah gömülmüş/ bulunmuştur. (Zir Vadisi) Bunu yapanlar devletin kılcal damarlarına girmiş FETÖ idi. Kandırıldılar. Ancak siyasi sorumluluk onlarda değil şimdiki yöneticilerde idi.
TSK’ya ve kurucu Atamız Mustafa Kemal’in izinde giden Subaylara yapılan kıyımın telafisi olmayan sonuçları olacaktır. Operasyon Türk Milletine yapılıyor. Dünyanın en tehlike dolu coğrafyasında kahraman Türk Ordusu ile uğraşmak ülkemize felaket getireceği görülmelidir.
Ordusuna sahip çıkmak isteyen Türk Milletine önerim ise öncelikler siyasetine sahip çıkmalıdır. Vatanımız hiçbir etnik, mezhepsel kökenin değil ülke içinde doğan, yaşayan herkesin ülkesidir. Türk Ordusu halkın ordusudur. Halkın tamamını kapsayan bir Ordu ancak sizin hak ve menfaatlerinizi koruyabilir. Başka türlüsü değil. Öz evladına sahip çıkmayan bir halk olabilir mi?
Orgeneral Kemal Yeni, Askerliğin namusunu, Türk Sancağının şanını canından aziz bildiğini icabında Vatan, Cumhuriyet ve Vazife uğrunda hayatını feda edeceğine dair ettiği askerlik yemine sadık kalan gururuna düşkün, dürüst bir kişidir. Elbette bilemediğimiz birçok nokta vardır. İstifasının temel nedeni kendisinin istenmediği mesajını alması da olabilir. Hak etmediği atama, teamüllere göre istifa etmesini gerektiriyor da olabilir ancak bu kadar kritik bir günde, 3ncü Paylaşım savaşlarının yaklaştığı böyle bir dönemde, Milletimizin birikimine ve zekasına en ihtiyaç duyduğu bir zamanda birliğini bırakmasını doğru bulmuyorum. Yorulmuş, ayak oyunlarından yılmış olabilir. Büyük Türk Milleti’ne en ihtiyaç duyulan bir zamanda nefer olarak dahi bir hizmete talip olmak ona ödenmesi gereken en yüce ödevdir düşüncesindeyim.
Not: Başçavuş ’un istifasını hukuka aykırı bir şekilde kabul etmeyen ve görevine iade eden irade (kendilerini milli ve yerli olduklarını iddia ediyorlar) bakalım bu kadar onlarca orduyu idare edebilecek yetenekte, şecaati yüksek, üstün yeteneklere sahip bir Orgeneralin istifasını onaylayacaklar mı? Mevzubahisleri Vatan mıdır?
Yorumlar
Kalan Karakter: