HAK VE ADALET PARTİSİ
ULUSAL GENEL BAŞKANI
YİĞİT ZEKİ ÖZTÜRK,
YAPTIĞI BASIN AÇIKLAMASINDA;
KENDİ NESLİNDEN,
DERS VERİCİ,
BÜYÜK BİR ÖVGÜYLE BAHSETTİ;
EYYY YÜCELER YÜCESİ,
ONUR KAYNAĞIMIZ,
GURUR KAYNAĞIMIZ,
TÜRK GENÇLİĞİ;
BU YAZIMI SONUNA KADAR,
LÜTFEN OKUYUNUZ,
VE LÜTFEN DERS ALIN.
HANİ İKİDE BİR,
HABİRE "50-60 YAŞ ÜSTÜNDEKİLER" DİYORSUNUZ YA!!!
Bizler ilkokulda yurt bilgisi,
ortaokulda ve lisede mantık, sosyoloji, felsefe gibi kitapları okuyan,
ilk ve ortaokul ile liseyi karne notu kaç olursa olsun, sene sonu bütün derslerden bitirme sınavına girerek bitirmiş bir nesiliz...
Onun için biz, Kim 500 Milyar İster programında 15 bin lirayı hiç joker kullanmadan %90 kazanabilen nesiliz.
Biz her dönem 3 yazılı 1 sözlü imtihan olan nesiliz...
Biz kopya çeken ama kopya hazırlarken öğrenen bir nesiliz...
Biz anasını babasını bakım evine terk etmeyen;
yakınının, “dostum” dediğinin cenazesine “tatildeyim” diye gelmeyen nesil değiliz...
Biz şahsiyet sahibi olması için her şeyden sorumlu tutulan, kendine güvenen, sevgiyi, saygıyı, fedakârlığı, dostluğu, vefa duygusunu, yerine göre başkalarının yaşamı için kendi yaşam tarzından fedakârlık eden nesiliz...
Biz arkadaşımızın ailesini kendi ailemiz kabul eden, yaşam anlayışını buna göre dizayn eden, psikologlarla pedagoglarla şekillendirilen değil, psikolojik sorunlarını aile ve mahalle ilişkileri içinde parasız çözen, anasına, babasına, ailesine egosundan fedakârlık edip maddi manevi kol kanat geren nesiliz...
Biz bugün kırk yıllık arkadaşlarını köşe bucak arayan, onlarla birliktelikten zevk alan, öğretmeninin elini öpmek için yarışan nesiliz.
Semt çocukluğunu, mahalle terbiyesini, büyüklere saygıyı görmüş; kabadayı dediğimiz mahallenin bilekli ve yürekli delikanlısını bizi soyan, taciz eden değil,
bizi bir kardeşi gibi gören, koruyan, kollayan bir ağabey olarak bilen bir nesiliz...
Misketi, çemberi, uçurtmayı, birdirbir’i, topacı, uzun eşeği, kukalı saklambacı, üç taşı, beş taşı, gazoz kapağı ile ceviz oyununu, kovalamacayı, ip atlamayı, seksek’i, üçgen (şeytan uçurtması) uçurtmayı, çivili futbolu, 9 taşı, yakan topu oyun olarak bilen; futbolu, voleybolu, basketi, yüzmeyi tüm imkânsızlıklara rağmen spor olarak yapan bir nesiliz...
Dışarıda yemek yemenin çok nadir olduğu, ağız şapırdatmanın ayıplandığı, her lokmanın eşit paylaşıldığı, çay bardağındaki şekerin kaşıkla karıştırılırken çıkan sesin yüksek olmasının ayıp olduğu bir nesiliz....
Damak tadı güzelim Türk mutfağına göre, anne ellerine göre ayarlanmış insanlarız...
Ebeveynlerimizin öğretmenimize “Eti sizin kemiği benim” diye teslim ettiği, öğretmenlerimizin bu emaneti gözlerinden sakınarak koruduğu, kulağımızı çeken öğretmenimizi evde şikâyet edemediğimiz, öyle bir durumda babamızdan da azar işiteceğimizi bilen bir nesiliz...
Şimdi görüp duyduğumuz; öğretmenin çocuğa bir siteminde anne, baba, dayı, hala, enişte, bacanak, hep birlikte okul basıp “Sen bizim çocuğumuzun psikolojisini nasıl bozarsın?” diye öğretmen döven bu nesille uzaktan yakından bir ilişkimiz yok bizim.
Lise mezunu arkadaşlarımızın bugünkü üniversite mezunlarının yanında doktora yapmış bir insan kalitesinde olduğu bir neslin çocuklarıyız....
Siz bizim nesli küçümsemeyin çünkü biz öyle yetiştirildik ki; maskemizi de takar, mesafemizi de korur, kalabalıklara girmez, hem kendimizi hem sizleri koruruz...
Bence bizim nesle benzemeye çalışın...
Çünkü biz bin yıllık Türk gelenek-göreneklerinin süzgecinden geçebilen son temsilcileriz..!
Ne Mutlu Türküm Diyene,
Saygılarımla,
YİĞİT ZEKİ ÖZTÜRK
HAK VE ADALET PARTİSİ
ULUSAL GENEL BAŞKANI
Yorumlar
Kalan Karakter: