Hür Düşünce Hareketi Genel Kurulu’nda konuşan Gelecek Partisi Genel Başkanı Sayın Ahmet Davutoğlu, insanın en temel iki ihtiyacının güvenlik ve özgürlük olduğunu vurguladı. Davutoğlu, biyolojik varlığın güvenlik olmadan, manevi ve zihinsel varlığın ise özgürlük olmadan sürdürülemeyeceğini ifade etti.
Özgürlüğün, insanın akıl ve vicdanını kullanabilmesinin ön koşulu olduğuna dikkat çeken Davutoğlu, insanların başkalarının iradesine teslim olmak için değil, adalet ve doğayla uyum içinde yaşamak için yaratıldığını söyledi.
Tarihsel örnekler üzerinden düşünce ve teknoloji ilişkisine de değinen Davutoğlu, yalnızca teknolojik üstünlüğün toplumsal güç için yeterli olmadığını, düşünce ve hedef yoksunluğunun toplumsal zayıflıklara yol açtığını kaydetti.
Konuşmasında ayrıca toplumsal muhasebenin ve köklü siyasetin önemine vurgu yapan Davutoğlu, “Ne başardık, neyi başaramadık” sorusunun cevaplanmasının, hür düşünce ve özgürlük yolculuğunda kritik bir adım olduğunu dile getirdi.
Davutoğlu: Türkiye’de düşünce özgürlüğü zayıfladı, küresel gelişmeler yakından takip edilmeli
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye’de düşünce özgürlüğünün son dönemde ciddi şekilde zayıfladığını belirterek, “Düşünceyi takdir eden bir anlayış yok. Bizim gibi düşünenlerin olduğu yerde bilinç eksik, farklı düşünenlerin olduğu yerde ise iletişim araçlarıyla kolayca yönlendirilebiliyor” dedi.
Davutoğlu, iki hafta önce katıldığı Boston programından örnekler vererek, Batı’daki akademik ve entelektüel ortamın Türkiye’ye göre çok daha gelişmiş olduğunu vurguladı. Boston’daki üniversite ve sivil toplum kurumlarında yaşanan yoğun bilgi ve fikir alışverişinin Türkiye’de henüz yeterince sağlanamadığını ifade etti.
Konuşmasında teknoloji ve sanayi devrimlerine de değinen Davutoğlu, Çin’in robot teknolojilerindeki hızlı gelişimini işaret ederek, “İnsanlık daha önce hiç olmadığı kadar değişim ve dönüşüm sürecinde. Biz bu gelişmeleri yakından takip etmezsek, dışarıdan etkilenmeye devam ederiz” dedi.
Ekonomik ve küresel sistemlerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Davutoğlu, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü ve diğer uluslararası kurumların kararlarının Türkiye üzerinde etkili olduğunu ifade etti. Ayrıca, Trump döneminde dünya sisteminde yaşanan değişimlerin Türkiye’ye olan etkilerini hatırlattı.
Davutoğlu konuşmasını, Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusunun, teknoloji ve sanayi alanında küresel gelişmeleri yakından takip etmesi gerektiği mesajıyla tamamladı.
Davutoğlu’ndan Türkiye’nin İç ve Dış Politikasına İlişkin Kritik Değerlendirmeler
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin iç ve dış politikasıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Davutoğlu, cumhurbaşkanlığı seçim süreçlerine değinerek, karar mekanizmalarının halk iradesini yansıtıp yansıtmadığı konusunda soru işaretleri bulunduğunu ifade etti.
Davutoğlu, İstanbul ve sahil bölgelerindeki gelişmelere atıfta bulunarak, şehirdeki değişim ve yönetim anlayışının vatandaşlar üzerindeki etkilerini tartıştı. Konuşmasında, Kürt tarafı ile geçmişte yapılan işbirlikleri ve ortaya çıkan fedakârlık sorunlarına da değindi.
Dış politikaya ilişkin olarak Davutoğlu, İngiltere ve ABD ile ilişkilerdeki belirsizlikleri ele aldı; Filistin meselesi ve Orta Doğu’daki diplomatik girişimler üzerinden Türkiye’nin uluslararası duruşunu sorguladı. Ayrıca, Bosna, Arnavutluk, Kosova, Gürcistan, Afganistan ve Uygur bölgelerine dair Türkiye’nin tarihsel ve kültürel bağlarını hatırlatarak, “Yeni Osmanlı” söylemlerinin modern Türkiye Cumhuriyeti ile nasıl ilişkilendiğini tartıştı.
Konuşmasında, devletin tarihi mirasına ve bölgesel sorumluluklarına vurgu yapan Davutoğlu, şeffaf ve adil yönetim anlayışının önemine dikkat çekti. “Cumhuriyet değerleri ve halkın hakları göz ardı edilmemeli. İnsanlar istedikleri şekilde yaşayabilmeli, ancak devletin kararları şeffaf ve hesap verebilir olmalı” dedi.
Türkiye’de Reform ve Kimlik Tartışmaları: “Zihniyet Değişmeden Reform Olmaz”
Değerli arkadaşlar,
Bugün Türkiye’nin siyaseti, kimlik meseleleri ve tarihimiz üzerine konuşmak istiyorum. Görüyorsunuz, yıllardır pek çok söz söylendi ama görünür bir sonuç elde edilemedi. Reform eksikliği kronik bir sorun hâline geldi. Türkiye’nin gerçek kurtuluşu yalnızca yüzeysel düzenlemelerle mümkün değil; önce zihniyet değişmeli.
Ben, “beş alanlı devrim”den söz ediyorum:
• Kararlı ve cesur kurumsal değişiklikler,
• Bilimsel bir zihniyetin hakimiyeti,
• Programların temizlenmesi,
• Uygulanabilir politikalar…
Zihniyet değişmeden, siyaset ve programlar başarılı olamaz. Bir programı düzeltmeden ötekini düzeltemeyiz; her şey birbirine bağlıdır.
Türkiye yalnızca tek bir kimlikten ibaret değil. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e gelen süreçte, bugün burada yaşayan herkes — Sünni, Alevi, Türk, Kürt ve diğer kimlikler — bu ülkenin eşit bir parçasıdır. Kimlikler empoze edilmemeli; herkesin kimliğini yaşaması ve haklarının korunması sağlanmalıdır.
Peki, reform nasıl olacak? Beş temel alan önceliğimiz olmalı:
1. Eğitim ve kültürel dönüşüm: Okullarda vatandaşlık, eleştirel düşünme ve tarih eğitimi reformları; farklı kimliklerin tarih ve kültürleri müfredata dahil edilecek.
2. Kurumsal ve program temizliği: Devlet programlarında şeffaflık, çıkar çatışmalarının önlenmesi ve mevzuat sadeleştirmesi sağlanacak; bürokraside etkinlik artırılacak.
3. Kapsayıcı kimlik politikası: Kimlikler tanınacak, yerel diller ve inanç pratikleri korunacak; her yurttaş eşit temsil ve erişim hakkına sahip olacak.
4. Hukuk ve demokrasi güçlendirmeleri: Siyasal partiler, yargı bağımsızlığı ve temel haklar güvence altına alınacak; denetim mekanizmaları uygulanacak.
5. Ahlak ve kamu kültürü: Kamu yöneticiliğinde etik kurallar, liyakat ve hesap verebilirlik sistemi yerleştirilecek; kamu bilinci güçlendirilecek.
Arkadaşlar, unutmayın: Önce kendimizi doğrular, ahlak ve eğitimle inşa edeceğiz; sonra yönetimimizi pozitif bir yaklaşımla kuracağız. Cesur adımlar attığımızda, pek çok sorunu çözebileceğimize inanıyorum. Demokrasiye ve hukuka bağlı, kapsayıcı bir Türkiye için hep birlikte çalışmalıyız.
Yorumlar
Kalan Karakter: