Sokakların Sessiz Tehlikesi”
Başıboş köpekler !
Nesrin Süheyla Alper
Sokak hayvanlarına karşı değilim. Aksine, onların da bizimle aynı gökyüzünü paylaşan, sevgiye ve şefkate muhtaç canlılar olduğuna inanıyorum. Ancak bazı durumlarda, iyi niyet yetmiyor. Çünkü kimi sokaklar artık sadece yürüyüş yolu değil, korkunun adresi haline geldi.
Mahallemizde tam altı köpek, özellikle okul çıkışlarında çocukların yolunu kesiyor. Her gün aynı manzara: korkuyla çığlık atan çocuklar, ellerindeki çantaları bırakıp kaçıyor. O anları gören her ebeveynin yüreği sıkışıyor. Düşünün; bir çocuk için bu sahne yalnızca birkaç dakika sürüyor ama bıraktığı travma yıllarca sürebiliyor.
Defalarca belediyemize bildirdik. Fotoğraflar, videolar, dilekçeler… Ama ne yazık ki henüz kalıcı bir çözüm üretilmedi. Oysa çözüm aslında çok net: Kısırlaştırma, barınak koşullarının iyileştirilmesi ve kontrolsüz grupların güvenli alanlara alınması.
Ne yazık ki bu adımlar çoğu zaman kâğıt üzerinde kalıyor.
Hayvanları korumak, insanların güvenliğini hiçe saymak anlamına gelmemeli.
Aynı şekilde, çocukların güvenliğini sağlamak da hayvanlara zulmetmek demek değildir.
Bu mesele, “hayvanseverlik” ya da “hayvan karşıtlığı” gibi dar bir pencereden değil, ortak yaşam bilinciyle ele alınmalı.
Bir çocuğun çığlığına, bir annenin korkusuna sessiz kalmak vicdan işi değildir.
Belediyeler, bu konuda daha duyarlı ve hızlı olmalı. Çünkü bu sadece bir mahalle meselesi değil; insan güvenliği, toplum huzuru ve vicdan sorumluluğu meselesidir.
Sokak hayvanlarını koruyalım, ama aynı zamanda sokaklarımızı da güvenli hale getirelim.
Çünkü gerçek merhamet, sadece hayvana değil, insana da uzanır.
“Sevgiyle yaklaşmak yetmez; tedbir de gerekir.”
Yorumlar
Kalan Karakter: